KİRAZ MEVSİMİ’NİN OLCAY’I: GENÇLİK DİZİLERİ İDOL BOŞLUĞUNU DOLDURDU

Nezih Cihan Aksoy, Sana Bir Sır Vereceğim ile tanındı, Kiraz Mevsimi ile fenomenleşti. Kiraz Mevsimi’nin Olcay’ı ile serin sonbahar akşamı Kuzguncuk’ta söyleştik. Uzun zamandır görüşmeyen iki arkadaşın sohbetini de Dipnot Tablet için kayda aldık. ODTÜ’yü bırakıp Boğaziçi’nde okuyan global firmalarda kariyer yaparken her şeyi kenara itip oyunculuğa geri dönen Nezih Cihan Aksoy’u sizlerle tanıştırmak benim görevim. Keyifli okumalar…

Nezih Cihan Aksoy Kimdir
Nezih Cihan Aksoy Kimdir

Kiraz Mevsimi’nde Olcay’ın hikayesini oynamaya değer kılan ne?

Çok yakın zamana kadar ben de bu soruyu soruyordum. 15. Bölümden sonra hem benim Olcay ile ilişkim çok değişti hem de karakterin önü açıldı ve seyirciyle farklı bir ilişki kurduk. Olcay bize kendisini, ailesini, ailesinin onu reddetmesini anlattı. Farklı bir karakter… Projenin başında yazılan ilk karakter analizinde güvenilir, iyi eğitimli, feminen, neşeli gibi sıfatlarla tarif edilen bir karakterdi. 15. Bölümde onun da bir hikayesi olduğunu gördük. Yalnızlığın tüm dünyada en büyük sorun olduğunu dülşünüyorum, bireyselleşme çok artıyor. Olcay’ın yalnızlık hikayesi bu nedenle izleyicide ciddi karşılık buldu. İnsanlar ikinci bölümden itibaren başrole kumpas kuran bu nedenle kötücül olarak gördükleri Olcay ile yakınlaştı ve onu sevdi.

Ekranda gay karakterler karikatür durumda. Sence Olcay da karikatür bir tip mi ?

Olcay yer yer karikatüre de gidiyor ama doğal bir çizgisi de var ki bu nedenle, gerçekliğinden ötürü karşılık buldu seyircide. Geçen yıl Türk dizileri homofobik mi diye bir makale vardı. Gündelik hayatta çok olmasına rağmen dizilerde LGBT bireyleri görmüyoruz. Bu açıdan Kiraz Mevsimini ve oynadığım karakteri cesur buluyorum. Olcay kötü bir karakter olmasına rağmen izleyicide sempati yarattı. Bu nedenle yer yer karikatür de olabilir ancak her karikatür izleyici ile olumlu iletişim kuramıyor, biz bu ilişkiyi kurmuş durumdayız.

Türk dizileri homofobik mi sorusuna katılan bir tavrın olduğunu anlıyorum, peki sende Türk izleyicisi homofobik mi?

Coğrafyamız homofobik… Birçok araştırma ve gündelik hayatta karşılaştığımız örnekler bize bunu söylüyor. Ancak işin içine duygu girdiğinde, insanları tanıdığımızda yargıların ortadan kalktığını düşünüyorum Etrafımızda ciddi korku bulutları var. Çokça nefret nesneleri yaratıyoruz. LGBT ile ilgili yaklaşımımız da bu aslında…

SİNEMADA KADIN DEĞİL ERKEK OYUNCUNUN GİŞESİ VAR

Nezih Cihan Aksoy
Nezih Cihan Aksoy

Bir dizi getirseler ve beraber oynayacağın oyuncuyu, senaristi, yönetmeni sen seç deseler ekipte kimler yer alırdı?

Ben fantastik bir işte rol almayı hatta Peter Pan’i oynamayı çok isterim. Senarist, Gökhan Horzum ve Ethem Özışık’ı çok beğeniyorum. Drama ile gündelik hayattaki durum komedisini çok iyi harmayanlayan isimler…

Oyuncular?

Kıvanç Tatlıtuğ ile oynamak çok güzel olurdu aslında… Onun derin bir duruşu var, kendi kariyeri de öyle gelişti, Kuzey Güney’de Kuzey – Ali arkadaşlığına benzer bir şey oynamak isterdim. Haluk Bilginer ve Çetin Tekindor sanırım her oyuncunun aynı sahneyi paylaşmak isteyeceği üstadlar.

Röportaj yaptığım tüm oyuncular kadın oyuncu adı vermekte zorlanıyor, ben bunu erkeklere çok daha iyi senaryolar yazılmasına kadın hikayelerinin ise anlatılmamasına ve oyuncuları sivrileşememesine bağlıyorum.

Bence de bu yanlış bir tespit değil, sinemaya da baktığın zaman kadının değil erkeğin gişesi var şeklinde bir yargı var, “Bu işten para kazanmak için hangi erkek oyuncuyu oynatmalıyım”dan sonra karşısında kim oynar düşünülüyor. Ben Sanem Çelik ile oynamak isterdin mesela, TV tarihinin en farklı karakteri Kara Melek bununla etkilidir. Bir de üzerimde çok emeği olan Vahide Hocam ile (Vahide Perçin) oynamayı çok isterim.

Yönetmen?

Taylan Biraderler, Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ.

Oyuncu rol seçer mi, oynamam dediğin bir şey var mı?

Kiraz Mevsimi’nde Olcay’ı oynadıktan sonra oynamayacağım bir rol kaldığını sanmıyoruım. (Gülüyor)

Kiraz Mevsimi Olcay Kim
Kiraz Mevsimi Olcay Kim

PARLAK KARİYERİNİ BIRAKIP OYUNCULUĞA DÖNDÜ

Boğaziçi mezunu bir adam, en büyük firmalardan birinde satış kariyeri ve sonra her şeyi bırakıp oyuncu oluyor. Bu hikaye tanıdık geliyor mu sana?

Beni anlatıyorsun… (Gülüyor) ama eksiği var… Boğaziçi Üniversitesi oyuncuları ile başladım ve benim okulum orası… Ankara’da 16 yaşında Devlet Tiyatroları’nda Bir Şehnaz Oyun’u izledim, büyülendiğimi hatırlıyorum ve oyuncu olmaya karar verdim. O zamanlar da ODTÜ’de Gıda Mühendisliği okuyordum olmadı İstanbul’a döndüm. Tekrar sınava girdim, Boğaziçi’ne girdim Türkiye derecesiyle ama bölümde derslerdeki ortam beni tatmin etmedi. Boğaziçi Üniversitesi Oyuncularına katıldım  ve kulüpte hem entelektüel, kolektif bir ortam hem de kendimi ifade etme alanı buldum. Böylece BÜO ile oyunculuk hikayem başladı. Mezun olduktan sonra da Tiyatro Boğaziçi ile profesyonel oldum. Ancak oyunculuktan para kazanma algım yoktu, oyunculuk/tiyatro benim için idealist bir duruşla eşti. Para kazanmaya da ihtiyacım vardı ve oyunculuğu bırakıp kurumsal hayata geçtim. İyi firmalarda iyi de bir kariyerim oldu ancak sahne tozu yutmuş olduğumdan mı desek, kurumsal hayatın  etmemesiyle kısırlığı mı desek bilemiyorum, 2009 yılında Akademi 35,5’ta Vahide Gördüm ve Altan Gördüm’ün desteğiyle oyunculuğa geri döndüm.

Hayatın bir film olsa kendinizi şu an o senaryonun neresinde görüyorsun?

Başındayım, bende Peter Pan kompleksi var, yaşlanmıyorum. Daha başındayım ama yine de bu filmde çok flashback olur.

Bu hikayeyi izleyen biri olsanız Cihan hakkında ne düşünürdün?

Gönlünün istediği yere giden şeytan tüylü biri derdim…

Gençlik dizilerindeki bu ivmeyi neye bağlıyorsun?

2000’li yıllarda gençlerin kendini özdeşleştireceği idoller arasında boşluklar var. Çağlar boyunca müzik bu boşluğu dolduruyordu, Türkiye’de ise Tarkan’dan sonra bunu dolduran biri olmadı. Gençler bu dizilerin kahramanlarını sosyal medyanın da yardımıyla idolleştirdi. TV hakkında sosyal medyada inanılmaz içerik üretiliyor. Sana Bir Sır Vereceğim ve Güneşi Beklerken dizileri bu idolleri oluşturdu. Kiraz Mevsimi’nin yolunu da bu akım açtı.

GÜZEL ŞEYDİR DELİLİK

Delilik nasıl bir şey anlatsana?

Güzel şeydir delilik (Gülüyor). İnsanın deliliği kendine itiraf etmesi oldukça zor. Birçok şey yapıyoruz aslında deliliğe yakın ama bunları fark etmiyoruz.

Yaptığın en büyük delilik ne?

ODTÜ’yü bırakıp Boğaziçi’ne geçmek sanırım. Bir yaz boyunca babamla kavga etmiştim. (Gülüyor) Şu an bambaşka bir hayat yaşıyor olabilirdim, sanırım bunun için yaptığım en büyük delilik.

Nezih Cihan Aksoy adı duyulduğunda insanların aklına ilk gelen sıfatın ne olmasını istersin?

Çalışkan, enerjik ve sempatik…

Gelecek projeler neler?

Kasım ortasında çekimleri başlayacak bir film var, çeşitli toplantılarda sunuculuk yapıyorum. TV programı çok istiyorum bakalım.

Sorularım bu kadar ekleyeceğin bir şey var mı?

Var, sevmek ve sevilmek, sevildiğini bilmek çok önemli ve biz onun kıymetini bilmiyoruz. Kıymet bilmek için de tutkuyla emek vermek gerekiyor, hemen vazgeçmeyip emek vermek gerekli…

 

Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.

App. Store’dan iPad ve iPhone’nunuza ÜCRETSİZ indirmek için tıklayınız. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir