MEDCEZİR’İN FARUK’U MURAT AYGEN İLE ÇOK ÖZEL: “O KAPIDAN İÇERİ GİRDİ VE YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ OLDUM”

1971’de Diyarbakır’da kurulmuşsun senin deyiminle. Çok az röportajına rastladım sormak bana düşüyor o zaman kuruluş hikayesinden bahsedelim mi?

Diyarbakır’da doğdum ve kendimi bildim bileli çalışıyorum. Hiç bitmeyen projelerim ve bunları hayata geçirmeye çalışmakla ilgili uğraşılarım oldu hep. Sanki biri beni kurmuş da durana kadar çalışmak zorundaymışım gibi hissettiğim için öyle demiştim. Kontrolsüz ilerledim uzun zaman ama kontrolü kendi elime alınca iş keyifli bir hale geldi. Hayatım boyunca hep sahnede olmayı hayal ettim. Öyle de yaptım. Bu tabii sadece tiyatro ve opera sahnelerinde de olmadı, yaptığım bütün işleri ve toplantıları aynı motivasyonla sahnedeymiş gibi yaptım ve yapıyorum. Her şekilde olursa olsun sahnede olmayı gerçekten çok seviyorum.

Murat Aygen
Murat Aygen

TELEVİZYONDA BİLİNİR OLMAK ÇOK EĞLENCELİ

Biyografin baktığımda oyunculuk, yönetmenlik, opera eğitimi, öğretim üyeliği, solistlik gibi alt başlıklar görüyorum. Bu kadar çok şapka taşımak yorucu değil mi? Bir de buna şapkaya rağmen Mira’nın babası olarak anılmayı haksızlık olarak görüyor musun bunu merak ediyorum.

Hayatımın bir kısmını arayış içerisinde geçirdim. Zira bir hedefe kitlenerek ilerlemek öğretilmemişti. Ben bunu yolda öğrendim. Bu alt başlık dediklerinin hepsini, aslında kendi duyduğum ihtiyaçtan yaptım. Yani hayal ettiğim gibi olmayan tüm işleri, kendi hayal ettiğim, olmasını istediğim şekilde tasarlayarak uygulamaya çalıştım. Bir kısmında başarılı oldum da diyebiliriz. Aslında her bir alt başlığın bir sosyal çevresi var ve kendime her bu sosyal çevrede bir yer edinebildim. Ancak popüler kültürün içerisinde, özellikle televizyonda bilinir olmak çok eğlenceli. Bunu haksızlık olarak göremem, çünkü işin kuralı bu.

Medcezir Faruk Kimdir
Medcezir Faruk Kimdir

Şeytan zanda gizli uyarını okudum, solist olmanın havalı zannedildiğinden bahsetmişsin.

Bu tabii şeytanı nasıl tanımladığınızla ilgili. Sorunun içerisinde iki ayrı anlamı da var bana göre. Ben de bu iki hale göre cevaplamalıyım. Öncelikle şeytan zanda gizlideki zan, yani zannetmek gerçekten çok tehlikeli bir hal. Bununla ilgili kuruduğunuz bütün cümleler hüsranla sonuçlanabilir. Zira taraflıdır. Örneğin cümleyi şöyle kurarsak “Bana aşık olduğunu zannediyorum” “Beni sevdiğini zannediyorum” ve benzeri pek çok cümle. Bunlar zannettiğin gibi cevaplanmadığı an, hüsran. Yani zannetmeyeceksin. Diğer şeytansa; onu, karşısındakileri etkileme hali diye tanımlayabiliriz. Eskaza insanlar bunu kendilerinde fark ettiler mi hiç durmadan üzerine giderler. Herkeste var mıdır? Belki J

Kendindeki şeytanla nasıl tanıştın?

Cevabı çok ufak yaşlara dayanıyor. 7-8 yaşlarında sahneye çıkmaya başladım. Bir gün beni sahnede izlemiş olan bir hanımefendi, sokakta çevirip “A, sen o çocuksun” dedi ve alnımdan öptü. Yeri hala sıcaktır. O andaki mutluluk hissiyle, ben bunu herkese yaptırmalıyım hissini beraber yaşadığımı çok net hatırlıyorum. Ama elbette hayatımı bunun üzerine kurgulamadım.

Murat Aygen Röportaj
Murat Aygen Röportaj

Solist olan birine “albüm ne zaman” diye sormayana kızarlar, tek klişe soru hakkımı da bununla doldurabilir miyim? Müzikte popüler bir kariyer hedefi var mıdır?

J Albüm yapmayı hiç düşünmememe rağmen defalarca gayet garip teklifler geldi. Benim de pek değerlendiresim olmadı. Sanırım fazla detaycı düşünüyorum ama bir iddia ile dinleyicinin karşısına çıkılıyorsa tesadüflerden daha fazlasına ihtiyacınız vardır. Ama popüler kariyer hedef kanalını her daim açık tutmuyor da değilim.

Kramp’ın en ilginç özelliği adı olmasa gerek… İzleyiciye vaatleri neler?

En net vaadi eğlence. İnsanlar izlemeye geldiklerinde sahnedeki gösterinin içerisinde buluyorlar kendilerini. Bazen ritm tutuyorlar, bazen şarkılara eşlik ediyorlar, bazen kalkıp dans ediyorlar. Her şey programlı bir serbestlik içerisinde. Şu an biletli satışı olmayan, özel, kapalı gösteriler ve eğitimler yapıyoruz. Kramp henüz tamamlanmamış çok geniş kapsamlı bir proje. Performansçıların zorlu ve uzun bir eğitimden geçmeleri gerekiyor. Buna dayanabilen performansçı sayısı çok az. Şu an eğitimde olan performansçılarımdan çok memnunum. Daha iyi ilerleyebilmek için biraz ara verdik. Ama bitince etkileyici bir gösteri olacağına inanıyorum.

FAZLA GİRİŞİMCİ BİR RUHA SAHİBİM

Ekran ve beyazperde tecrüben tiyatronun yanında daha yakın tarihe dayanıyor, gecikme mi tercih miydi?

Tamamen bir tercihti. Sanırım fazla girişimci bir ruha sahibim. 2000 yılında sahne ve ekranla ilgili herşeyi bırakma kararı aldım. Sadece reklam çekerim diye tek bir açık kapı bırakmıştım kendime. Yaklaşık 12 sene boyunca da öyle oldu. Daha önce de dediğim gibi mesleğimle ilgili hayal ettiğim şeyleri, başkalarından beklemek yerine kendim yapmak üzere yola çıktım. Bu alanda hizmet veren kendi firmamı kurup iş dünyasına atıldım. Firmam 15 yıldır da kesintisiz hizmet veriyor. Bunu yaptığım için hiç pişman olmadım ve gerçekten bu sektörde beni tatmin edici çok şey öğrendim.

Medcezir Faruk Röportaj
Medcezir Faruk Röportaj

MEDCEZİR EKİBİ BİR AİLE GİBİ

Medcezir üzerine bir tv yazarı olarak analizler yaptım ama içeriden bakışı da merak ediyorum  Peki sen dizinin fenomenleşmesini neye bağlıyorsun?

Aslında o kadar doğru tesbitlerde bulunmuşsun ki hepsini yeniden benim yazmaya çalışmama gerek yok. Tamamen senin gibi düşünüyorum. Aslında bu işi kabul etmemdeki sebepler de bunlar. Belki benim tarafımdan şöyle bir ekleme olabilir. Herkesin tanıştığı, senaryo okumaya başladığımız ilk gün ve dizinin tanıtımlarının çekildiği birkaç gün içinde herkes birbiriyle bir aile gibi oldu ve bu sonrasında da hiç değişmedi. Gerçekten bu çok özel bir durum.

BANA ZARAR VEREN HER ŞEY HAYATIMDAN ÇIKTI

2010 yılında hayatının en büyük temizliğini yapmışsın, temizlenenleri ve temizlik malzemelerini merak ettim. Bu süreçten bahsedebilir miyiz?

Öyle özel ve güzel sorular soruyorsun ki her birini bir kitap olabilecek kadar uzun yanıtlayabilirim. Beni zorlayan özetlemeye çalışmak J Çok yoğun bir tempon olduğunda, yaşamındaki bulanıklığı pek fark edemiyorsun. Hele bir de özel hayatın düzensiz ve sevgisiz ise hiç şansın kalmıyor. Ve bu bulanıklıktan uzaklaşmak için hep biraz daha yüzeye çıkıyorsun, haliyle gayet yüzeysel yaşayıp derinliğini kaybetmeye başlıyorsun. Haliyle hayatında hiç ihtiyacın olmayan pek çok şey de senin yanında birikiyor.

Neler oldu 2010’da…

2010 yılında ise Kramp projesini yapmak üzere bir sınav açtım. Sınavın ikinci gününde Nihan Aslı Elmas kapıdan içeri girdi ve kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim. Sınavın ilk aşamasındaki 10 dakikalık süre içerisinde kendisinden o kadar çok etkilendim ki kendimi hiç hissetmediğim kadar cesur ve güçlü hissettim. Bu o kadar saf ve temiz bir duyguydu ki; etrafımda görmediğim, bana zarar verdiğini sonradan anladığım pek çok şey, acılı/acısız hayatımdan çıkmaya başladı. Çıkmamak isteyenleri de büyük bir kararlılıkla ben çıkarmaya sebep oldum. Bir miktar kırık dökük olmuştur elbette ama kimse de kusura bakmasın. Herkese tavsiye ederim. En temel önerim, etrafındaki senin yoran karmaşayı fark ettiğinde, onu besleyen damarı -sana zor ve acı gelse de- beslemeyeceksin. O da kuruyup düşecek. Kesip atmayacaksın, kendisinin kuruyup düşmesini bekleyeceksin.

EŞİMLE YEMEK YERKEN MAGAZİNE “YAKALANDI”

Oyuncu Nihan Aslı Elmas ile evliliğin “şok” olarak duyuruldu, “iki oyuncu evliymiş” başlıkları atıldı. Sence insanları bu kadar şaşırtan neydi?

Kimsenin şaşırdığına ihtimal vermiyorum. Sadece magazinel merak uyandıracak bir tad olduğunu düşünüyorum. Gece bir yerde yemek yerken eşimle yakalanmak çok eğlenceliydi bizim için.

Bir kadından hayatımın aşkı diye bahsetmek zor ve emin olmayı gerektirir diye düşünüyorum. Biraz ipucu alabilir miyim onun hayatının aşkı olduğu nasıl anlaşılır?

Bunun bir olgunluk mertebesi olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu cümleyi her zaman her ilişkide kuruyoruz, hissediyoruz. Ama bir gün bir şey oluyor kendini çok mutlu, cesur, güçlü, iyi ve güvende hissediyorsun. Her şeyi yapabilecek gibi oluyorsun, o zaman anlıyorsun. Her şeyini açık seçik paylaşıp, açık seçik yaşayabiliyorsun. Yani bir şeyi tanımlamıyorsun, neyse o oluyor ve sen de kabul ediyorsun.

Hakkınızda googleda en çok ne aranıyor diye baktım da insanlar boyunuzu merak ediyormuş, ilginç ama yanıtsız kalmasın derim.

Evet, garip ama böyle bir durum var. Boyum şimdilik 188cm. J

Teşekkür ederim.

Gerçekten çok müthiş güzel soruların olduğu bir röportajdı, ben teşekkür ederim.

Röportaj: Gizem Merve Kaboğlu – Dipnot Tablet Dergi

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir