Poyraz Karayel ekranların fenomeni oldu. Racon ise yeni heyecanı olmasına rağmen düşük izlenme oranları sebebiyle çalan tehlike çanlarıyla haber oluyor bugünlerde. İki dizinin benzerliği aşikar, ikisinde de bir “baba” (mafya desek bildiğiniz mafyadan değil, karanlık adamlar diyelim), babaların onları istemeyen kızları, o babaların kendilerinin kötü yanlarını temsil eden laf dinlemez oğulları var. Bir de babaların oğullarının yerini dolduran sağ kolları var ki, bingo onlar da bu aileden uzak duran kızlarının aşık olduğu kişiler. Haydi incelemeye başlayalım.
NEDEN AİLENİN KIZLARI UZAKLAŞIYOR?
Her iki diziyi de analiz ettiğimizde Poyraz Karayel’de Ayşegül, Racon’da Yağmur’un aileden uzak olması dikkat çekici. İkisinin de ağabeyleri Sadrettin ve Adnan ise babalarının adeta söz dinlemez birer kopyası. Şöyle bakalım, her iki dizide de anneler göremiyoruz. Çocukluğundan bu yana mafya gölgesinde, baba izinde büyüyen çocuklardan erkek olanların haritası baştan belli. Rol modelleri antisosyal özellikler taşıdığı düşünülebilen, düzen içinde kendi düzenini kurmak isteyen, kendi adaletiyle racon kesen babaları…
Yani Sadrettin ve Adnan’ın kötü çocuk olmalarının nedeni babaları olabilir. Onlar babalarının kötü yanlarını yansıtan birer kopyası olarak yorumlanabilir, çocukluktan beri cinayet içinde büyüyen çocuklar bunun “raconunu” algılamadan önce şiddeti içselleştirmiş… İçlerindeki şiddeti “racon” gibi kurallarla kılıfına uyduran, bir nev-i savunma mekanizması kullanan mafya babalarımızın çocukları, kontrolsüz şiddet ile onların düzenine tehdit oluşturuyor. Kenan da Bahri de çocuklarını, yani aslında kendilerinin türevlerini dizginlemekle uğraşıyorlar.
Peki ya kız çocukları… Aynı yorumlamayla baktığımızda kolayı seçip güç elde etmek için yolunu babalarının izinden çizen Adnan ve Sadrettin’in aksine kızların güç kazanma aracı eğitim olmuş her iki hikayede de ve elbette onlar bu masalın ayrık otları olarak çıkmışlar. Gücü baba tarafından reddedilen düzenin (toplumsal düzen) kuralları öğretme, normlarını kabullendirme mekanizması olan eğitimden alan kadınlar elbette babalarını birer suç makinesi olarak addedip onlara düşman olacaktı ki öyle de oldu.
AYŞEGÜL NEDEN POYRAZ’A AŞIK?
Ayşegül ise tam da aynı nedenle, babasına benzediği için Poyraz’a aşık olabilir. Yağmur da öyle… Bahri’den neden nefret ediyordu o zaman diye soranlarınız olabilir. Şöyle bakınız… Onlar babalarının zayıflıklarını görmedikleri ancak diğer adamların öteki yüzlerine de bakabildikleri için aşıklar. Poyraz Bahri’ye benzemesine, şiddet eğilimine rağmen kendi oğluna sahip çıktığı için Ayşegül’ün kalbini çalmış olamaz mı? Bahri kızına sahip çıkmak istese bile bir duvarla karşılandı hep…
Babaların zaafları çocukları için bir kırılma anına kadar görünmezdi, o kırılmaya kadar onların tanrı olduğu bir dünya vardı ve tanrılar elbette güçten ibaretti. Ayşegül de Yağmur da babalarıyla aralarındaki buzları nasıl eritti hatırlayınız… Her iki dizide de mafya babalarımız hasta oldular, yani zayıflıkları ortaya çıktı ve bingo! Kızları babalarının yanı başındaydı.
“İyi de neden aşık oldular kardeşim net bir şey söyle” diyenlerdenseniz örnekle açıklayayım. Diyelim ki dişiniz ağrıyor, ağrımaması için temkinli mi olursunuz yoksa onun üstüne giderek o dişle sürekli oynar mısınız? Deneyimlerinizi aklınıza getiriniz. Onu yoklarsınız, hala acıyor mu kontrol edersiniz hatta bir süre sonra bu acıdan beslenmeye başlarsınız, alışkanlık olur. O kadınların yaraları da babaları, geçmişleri olarak düşünülebilir… Babalarına benzeyen adamları buluyorlar ve ağrıyan dişlerini kontrol ediliyorlar hala acıyor mu diye… Bu aşktan besleniyorlar, bu yüzden bu aşk bu kadar canlarını yakıyor ve izleyici çekiyor.
BU KARAKTERİZASYON ALKIŞLARINIR
Racon’da Kenan’ın annesini görüyoruz, farkında mısınız anne oldukça otoriter ve adeta anneliği bir misyon olarak görerek oğlunun yanında duruyor. Soğuk, despot bir anne… Muhtemelen Bahri’nin de annesini görecek olsak böyle bir karakter karşımızda olurdu. Nasıl kız çocukların ilişkilerini baba ilişkileriyle eşleştiriyorsak aslında babaların da bugünkü davranışlarının sebebini geçmişte, annelerinde bulmamız şaşırtıcı değil.
Bu anlamda her iki dizinin de karakterizasyonunun neredeyse kusursuz olduğunun altını çizmem gerek, denklemler üst üste oturuyor. Peki bu perspektifle baktığımızda dizilerin devamında neler olabilir? Racon’un ömrü vefa etmeyecek sanırım ama Poyraz Karayel’den bir beklentim mevcut.
SEMA, BAHRİ’YA AŞIK OLABİLİR
Racon’da Kenan’ın geçmişini ve aşkını Sedef üzerinden görebiliyoruz, Poyraz Karayel’de ise Bahri’nin aşkı üzerine bir iz bile görülmedi bugüne kadar. Ancak Bahri’nin hayatını renklendirebilecek ufak nüanslar mevcut… İlerleyen bölümlerde Sema’nın (sağ kolu olan avukat) babasını Bahri’nin öldürdüğünü öğrenebiliriz sanki yavaş yavaş bu ipuçlarını alıyoruz. Bu denklem aslında Sema’nın Baba’ya doğabilecek aşkını da temellendiriyor, zira küçük yaşta babasını kaybeden kadının kendinden yaşça büyük birine aşık olması beklenebilir. Bu bir de babasının katili çıkarsa yeni bir çatışma daha doğmuş olacak ki, bu çatışma izleyiciyi çekebilir. Sema gibi duygusuz bir kadının Bahri’ye aşkı, Bahri’nin adamının Sema’ya olan duyguları derken bir de Bahri’nin geçmişinden bir sevgili çıkagelirse görün siz yan hikayedeki cümbüşü.
Elbette gelecek bölümler senaristlerin bileceği iş, ancak şu bir gerçek ki bu hikaye bu potansiyele sahip.