İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunu. Ihlamurlar Altında, Kırık Kanatlar, Küçük Kadınlar, Seni Bana Yazmışlar, Böyle Bitmesin gibi dizilerle ekrana geldi. Mahmut ile Meryem, Benimle Oynar Mısın, Adını Sen Koy, Başka Semtin Çocukları gibi filmlerle sinema kariyerini sürdürdü, o Ali İl… Poyraz Karayel’in Sadrettin’i, ekranların en sevilen kötüsü Ali İl ile buluştuk, sizler için söyleştik. Kariyerinden, iş deneyimlerinden hayata bakışına, hayallerinden aşka inancına kadar pek çok noktaya deyindik. Gülümseten, düşündüren bir söyleşi çıktı ortaya… Yüzünü tanıyorsunuz, hayata dair söylemlerine biraz sonra nail olacaksınız, dilerseniz ona kulak verelim:
“İki sene gümrük komisyoncusunda çalıştım sonra bir sene kokoreççilik yaptım. Büfem vardı ama sonra sıkıldım. Bir gün televizyonda dizi izliyordum “Bu işi bende yaparım” dedim…” böyle devam ediyor ve sonu oyunculuk… Bunlar sizin cümleleriniz, ben okuyunca şaşırdım. Çabuk sıkılan biri misiniz?
Hayır, aslında sabırlıyımdır ama orada söylediklerim zaten 12 sene öncesine aitti. O zamanlar oyunculuğa nasıl başladığımı anlatmaya çalışmıştım. Doğru mesleği ve ait olduğum dünyayı aradığım bir zamandı. Mesleğimi her şekilde ve sabırla yapmaya devam edeceğim.
Bunca iş deneyimine sizde çok da ilginç anı vardır… Doğru mu, paylaşır mısınız rica etsem…
Çok anı var tabii ama benim en çok unutamadığım iki yaz önce çektiğimiz Aydın Bulut’un yazıp yönettiği “Benimle Oynar Mısın “sinema filminde geçirdiğim çekim süreci var ki… Hayatımın en önemli tecrübelerinden biridir. Beşiktaş semtini ve stad tribününü konu alan güzel bir aşk hikayesiydi ve biz İnönü Stadı’nın yıkılmadan önceki son 5 maçına gidip çekimleri yapmaya çalışmıştık. Aynı zamanda Beşiktaş sokaklarında ve çarşısında çok heyecan verici bir dönemdi. Zordu ama iyi ki içinde olmuşum dediğim bir projeydi.
EN BÜYÜK HAYALİM İNSANCIL BİR ÜLKE…
Hayalini kurduğunuz hayatı yaşıyor musunuz şu an? Şimdi hayallerinizde neler var?
Hayalini kurduğum belli bir hayat yok ama zaten bazı standartların dahi çok uzağındayız ülke olarak. Bireysel olarak yalnız başına bir mutluluğa inanmıyorum ama umudum var bir gün hep birlikte mutlu, huzurlu, refah içinde ve daha insancıl bir ülkede yaşayacağız. En büyük hayalim…
Tek kişilik bir gösteri yapmak istediğinizi okudum. Neler olacak gösteride?
Tam olarak belli değil. Aslında sadece bir duyguya sahibim içimde… Bu konuya dair ne komedi ne de salt dram diyebileceğim bir tanımlama yok. Esasen aklımdaki şey hayat gibi, benim hayatım gibi… Kendimden parçalar koyabileceğim yarı teatral, yarı stand up tarzı bir oyun, bir sahne gösterisi…
BEN DE POYRAZ’LA ANLAŞAMAZDIM
Sadrettin’in yerinde olsaydınız, oynarken neleri “ben de yaparım” dediniz?
Sadrettin’in cinayetleri dışında hak verdiğim ve kendime benzettiğim tarafları çok. Sadrettin’in yerinde olsam ben de anlaşamazdım Poyraz’la ama onu vurmazdım tabii. (Gülüyor) İnsanların şiddet ile değil, birbirleri ile konuşarak anlaşması her zaman tercih ettiğim bir iletişim yöntemi.
İzleyici neden bu diziyi izliyor dersiniz, sizi projeye çeken ne oldu?
İzleyen hemen hemen herkes kendinden bir şey buluyor bence. Kendi hayatlarını, aşklarını görüyorlar dizide… Bunu samimi bir şekilde gerçekleştiriyor Poyraz Karayel. Benim içinse kötü karakter oynamak beni çok heyecanlandıran bir durum. Her zaman sert, agresif bir karakter oynamak istiyordum. Sadrettin, bana çok daha fazlasını sundu. Öyle ki, böyle acımasız bir adamın haklı ve insan taraflarını oynama fırsatı verdi.
Sadrettin kanlı canlı bir adam olsa, Ali İl olarak onu karşınıza alıp ne söylemek isterdiniz?
Her şeyi bırak ve uzun bir tatile çık…
Cem Cücenoğlu piyano mezunu, İlker Kaleli gitar, Görkem Arslan bas çalıyor, Celil Nalçakan’ın sesi güzel… Dizinin kadrosunda müzik birikimi sağlam sizde böyle bir maharet var mı, Poyraz Karayel Band çıkar mı bu ekipten?
Bizden band çıkması zor. (Gülüyor) Ben bir şey çalamıyorum maalesef, zayıfım bu konuda ama çocuklar güzel türkü söylüyorlar. Üçü türkü albümü yapsa, severek dinlerim. (Gülüyor)
YAŞLANDIM, ÇAPKINLIĞI BIRAKTIM…
Sadrettin aşkla beraber insanlaşmaya başladı. Eski psikopatlığı biraz törpülendi. Siz aşkın dönüştürücü etkisine inanır mısınız?
Belki aşka inanlar için olabilir ama ben aşka inanmıyorum. O yüzden benim için geçerli değil.
Çapkınlıkla ilgili sorulara “dalgalandım da duruldum” yanıtı vermişsiniz. Bir dalgakırana mı çarptınız?
Hayır yaşlandım, olgunlaştım. (Gülüyor) Hayat bakış açım, önceliklerim değişti…