Emir Benderlioğlu Röportajı | Emir Benderlioğlu Röportaj

Kızkaçıran filmi vizyonda… Filmin başrollerini Emir ve Ceren Benderlioğlu çifti paylaşıyor. Emir Benderlioğlu, Kızkaçıran filmini, Evli ve Öfkeli dizisini, eşi ile başrol deneyimini ve mutlu evliliğin şifrelerini Dipnot Tablet okurlarıyla paylaşıyor. Kendisini “Evli ve Arabalı” olarak tanımlayan başarılı oyuncu ile keyifli bir sohbete ne dersiniz?

emir benderlioglu (3)

KEŞKE BU FİLMİ DAHA ÖNCE YAPSAYDIK

“Fakir kız fakir oğlan komedisi”, zengin oğlan fakir kız gibi yeni bir klişe yaratır mı dersiniz?

Evet sizin de anladığınız gibi bu cümle o bilindik Yeşilçam klişesinin mutasyona uğramış hali. Yeni bir akım başlatır mı bilemem ama izleyenlerin güzel vakit geçireceklerinden eminim.

Eşinizle aynı filmde başrolleri paylaşmak nasıl bir duygu?

Biz artık beraber oynama konusunda iyiden iyiye profesyonelleşmişiz onu gördüm. (Gülüyor) Ceren ile rol aldığım her işten zevk aldım. Kızkaçıran’ın zevki de ayrı oldu.

Kızkaçıran filmini izleyici neden izlemeli?

Bence izleyici artık sapla samanı birbirinden ayırabiliyor. Nitelikli komedinin ne olması gerektiğini anlatmaya çalıştık yıllarca. Keşke bu filmi daha önce yapsaymışız da dilimizde tüy bitmeseymiş. Kızkaçıran filmi “komik” ile “komedi” arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyabilen bir yapıt oldu bence. İzleyiciler, 90 dakika boyunca hem bütünlüklü ve akılda kalıcı bir hikayeye sahip, hem de bütünlüklü bir hikayeye sahip olacağım derken, bu arada saf komediden ödün vermeyen, eğlenceli bir film izlemek isterlerse 8 Nisan’dan itibaren sinema salonlarına koşsunlar. (Gülüyor)

Bir de filmde kız kaçırıyorsunuz… Sizin geçmişinizde böyle maceralar oldu mu?

Yok olmadı. (Gülüyor)

Eşinizi düğünden kaçırma sahnesi biraz komik olsa gerek… Sette yaşanan eğlenceli anılar var mı? Paylaşır mısınız?

Gerçekten sıradışı bir kaçırma olayı diyebilirim. Setimiz ilk gününden son gününe kadar eğlenceliydi. Akşamları arabalarda müzik açıp göbek atıyorduk hep birlikte öyle söyleyeyim.

emir benderlioglu (2)

BAZI ŞEYLER BREZİLYA SAHİLLERİNDE ATKI SATMAYA BENZİYOR

Aynı zamanda grafik mezunusunuz, kimi kamu kuruluşlarının ve filmlerin afişlerini tasarladığınız doğru mu? Bu filmin afişinde imzanız var mı?

Çok olmasa da afiş çalışmalarım oldu, doğrudur. Filmimizin afişini usta sanatçı Emre Erdem hazırladı.

Resim, heykel, grafik, oyunculuk… Güzel sanatların her alanında eliniz var, sesiniz de güzeldir sizin? Bilmediğimiz başka hangi sanatsal yetenekleriniz mevcut?

Son zamanlarda elektronik devre tasarımlarına sardırdım. Bilenler bilir ardunio, raspberry, bolca kablo, havya lehim, falan… Tasarımın ve üretimin her türlüsü iyidir. İşim ve ailemden kalan zamanlarda ki çok fazla değil tasarımla uğraşmak beni dinlendiriyor.

Fantastik hikayeler de yazan biri olarak, romantik komedilerde oynamak sizi tatmin ediyor mu? Belli ki hayal dünyanız “sıradan”dan farklı…

Öncelikle Kızkaçıran bence bir “romantik komedi” değil. Romantizmle dalga geçebilen bir film. Ben bu anlamda tatmin oldum yani. İşin öbür tarafı ise, sizin bu soruyu sorarken yaşadığımız coğrafyanın toplumsal kültür anlayışını, sanata, bilgiye ve hayal gücünün önemine bakış açısını gözettiğinizi varsayarsak ancak şöyle cevaplandırılabilir: Buralarda bazı şeyler brezilya kumsallarında atkı satmaya benziyor. O yüzden beklentileri çok yükseltmemek lazım. Bilmem anlatabildim mi?!.

EVLİLİK EHLİLEŞME YÖNTEMİ!

Evli ve Öfkeli ile de ekrandaydınız en son, evli olanın öfkeli olması normal mi, öfke yaratıyor mu evlilik bağı?

Yok canım neden yaratsın. Tam tersi evlilik, tabiri caizse güzel bir “ehlileşme” ya da “ehlileştirme” yöntemi bana göre. Siz dizi senaristlerinin izleyici çekmek için yazdığı bazı başlıklara bu kadar çok takılmayın bence.

Size bir sıfat yakıştırmamız gerekse Evli ve ??????, “?”ni neyle doldururuz?

Evli ve arabalı.

Ben bilmem eşim bilir’den ödülle ayrıldınız. Peki, evde gerçekten kim bilir, son söz kimindir?

Kesinlikle son söz benim: “peki karıcığım”

Mutlu evliliğin sırrı nedir, bizimle paylaşır mısınız?

Çok basit mutlu birlikteliğin sırrı. Gülmek ve beraber gülmek. Beraber eğlenebilmekten başka bir şansı yok uzun ilişkilerin.

Bir de kızınız var ancak tek bir fotoğrafına bile rastlamış değiliz. Eşiniz de siz de kamera önündeki insanlarsınız, magazinden uzak durabilmek zor değil mi?

Bakın şimdi size benden bir soru: o TV programlarında magazin eklerinde 1 yaşında 2 yaşında ve hergün arz-ı endam eden çocuklar acaba birgün çıkıp demeyecekler mi anne baba benim küçüklüğüm bebekliğim neden bu kadar ifşa edildi, neden bu kadar herkesin diline, gözüne düşürüldü diye? Bunu sormayacağı ne malum? Ne cevap vereceğiz o çocuğa. Arada sırada (bu da birkaç yılda bir demek oluyor) olmak kaydıyla ailecek bir röportaj verilebilir, bir doğum günü yapılabilir ama her gün her dakika olmaz bu.

10 yıl sonra kendinizi nerede, nasıl görüyorsunuz?

10 yıl bu memlekette plan program yapmak için çok uzun bir süre malesef. Ailemizle birarada sağlıklı huzurlu olalım, insanlar ölmesin, bombalar patlamasın, birtakım para babaları istedi diye gencecik çocuklar birbirini öldürmesin gerisi mühim değil.

RöportajNisan 2016’da Dipnot Tablet Dergi’de yayınlanmıştır.

Gizem Merve Kaboğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir