Adı geçtiğinde izleyicinin yüzüne tebessüm konduran oyunculardan biri. Kimin portresini yazmalıyım diye düşünürken aklıma ilk düşen kişi Ahmet Mümtaz Taylan. Gezi parkı isyanının ilk günlerinde sağduyu çağrısı yaptığı açıklamaları ile aklınıza geliyor kiminizin, kiminiz Başbakan Erdoğan’ın sanatçı toplantısı kadrosundakilerden olarak adını geçiriyor, kiminiz Leyla ile Mecnun’un İskender’i ile anımsıyor, kiminiz için tanrı olmayan köşe yazarlarından kalbi kaleme dokunanlardan biri olarak bahsediyor.
Tek kimliğe sığamayanlardan olan Ahmet Mümtaz Taylan, NATO’nun baş ressamı annenin hukukçu ve madenci bir babanın çocuğu olarak 1965 yılında doğdu. Babasının öz annesinden sonra yaptığı ikinci evliliği ile kendi deyimiyle iki anne verdi hayat ona… Şimdilerde “baba denen eksikli bir birey” aynı zamanda, bir kızı var. Sektörde Cumartesi günleri çalışmamayı sözleşmesine yazdıran tek oyuncu olarak bilinen Taylan, kızıyla geçirdiği için Cumartesileri tapulu bir baba. Röportajlarından, yazılarından biliyorum bu detayları. Köşe yazılarında sık sık bahsediyor hayatına dokunanlardan, çocukluğundan, ilkgençliğinden… İlk tıraşından başlıyor anlatmaya, Can Yücel’den, Nazım Hikmet’ten bir dize sıkıştırıyor satır arasına ve bambaşka bir hikayeyle, annesinin hazırladığı rakı sofralarıyla noktalıyor metni. Sizi bilmem ama ben birbirinden ayrı olan ancak bağlantıyı anlatanın izahıyla kurabileceğimiz anılar, notlar ve şiirleri kullanımıyla Ercan Kesal benzerliği yakalıyorum yazılarında.
Okumaya devam et Ekranın Hulusi Kentmen’i: Bir Ahmet Mümtaz Taylan Portresi