Bu hafta eşine az rastlanır iki açıklama basına yansıdı, her ne kadar ikisi de gerektiği kadar tartışılmasa da ben altını kalın çizgilerle çizmenin faydalı olacağı inancındayım. İlk konu, oynadığı dizi RTÜK’ten ceza alınca teşekkür eden oyuncuyla ilgili.
Kadına RTÜK Sahip çıkarsa!
CNNTürk ekranlarına gelen Burada Laf Çok programına konuk olan Alemin Kıralı dizisinin oyuncularından Ececan Gümeci, RTÜK’ün oynadığı diziye verdiği cezaya sevindiğini söyledi bu hafta. Bu sevincin detaylarına girmeden önce konuyu açarsak, RTÜK raporunda ceza şu cümlelerle nedene bağlanıyordu:
“Kubat’ın sonu gelmez gibi görünen sadizminin hedefinde sadece karısı Nihale değil, zaman zaman sokakta karşılaştığı kadınlarda da fiili olarak olmasa da fikren yer almaktadır. Kadının kamusal alanda dekolte veya ‘açık’ kıyafet giyerek, erkekler tarafından sözle ve davranışla rahatsız edilmeye meydan hazırladığını savunan mite gönderme yapılarak, Kubat’ın sokakta rastladığı ‘açık’ giyinen kadınlara yönelik şiddet arzusunun komik bir biçimde verildiği görülmüştür.”
Dizinin oyuncusunun sevincine dönersek, dizide şiddet gören kadını canlandıran Gümeci aynen şu açıklamayla üst kurula destek çıktı: “Sesi çıkmayan kadın arkadaşlarımın sesi oldum. Ben de kadınım ve kadına şiddete karşı elimden geldiğince destek oluyorum. Dizide Nihale’ye çok üzülüyordum. İçler acısı bir durumu vardı. Sağ olsun RTÜK de Nihale’ye sahip çıktı. Kadına şiddete dur dedik. Artık şiddet sahneleri yok. Evliliğin sevgi, uzlaşma boyutunu gösteriyoruz. Evet açıklıyorum RTÜK bana sahip çıktı, çok teşekkür ederim”
Gelelim yoruma, bunun bir dizi, izleyenin de bu kurgunun farkında olduğunu düşünürsek RTÜK bir kurguya verilen bir cezayla “Kadına şiddete dur” diyemez. Ekranda şiddet meşrulaştırılıyor iddiası kadına şiddetin gösterilmesiyle kanıtlanamadığı gibi, bu meşruiyet cezayla ortadan kaldırılamaz. Kurgu bir yayın üzerinden kadına sahip çıkılmaz!
“Dizide göstermeyelim” demek bu gerçeği at gözlüğüyle görmezden gelmekten farklı değil. Dizideki şiddeti doğru gördüğümü söyleyemeyeceğim ancak izlediğimiz “şey”in kurgu olduğunu dikkate alırsak, kadına şiddete böyle dur denilemeyeceğinin de ayırdına varmamız gerekir. Diyelim ki, oyuncu arkadaşımız bu karakterin durumundan rahatsız, RTÜK ceza kesip yaptırımla senaryoyu hale yola koyuncaya ve bu yaptırıma teşekkür edinceye kadar senaryo ekibi ve yapımcıyla yapılacak bir toplantıda rahatsızlığını dile getiremediği ve senaryoda yapılabilecek değişiklikleri konuşamadığı için bu anti demoktatik sistemi sorgulamalı. Teşekkür edeceği kurum RTÜK gibi bir astığı astık, muhafazakar anlayışın bürokrasideki temsilcilerinden “üst kurul” olmamalı…
Oldukça vasat bir komedi anlayışıyla kaleme alınan Alemin Kralı dizisinin komedi olduğunu unutmadan senaryoda revizelere gidilebilirdi elbette… Konumuz şiddet konusundan ziyade açıklama olduğu için meşrulaştırma tartışmasına hiç girmiyorum. Şiddete bu kadar karşı olan oyuncu arkadaşların içinde oldukları senaryonun ceza almasını beklemeden eleştirmeyi ve kurguyla gerçeği ayırt ederek gerçekten şiddete dur demek için kimi rol arkadaşlarının vakalarını gözden geçirmelerini dilerim. Gerçek hayatta ve sette uygulanan şiddetle gündeme gelmiş kimi meslektaşları ile ilgili nedense sosyal mesaj vermekten uzak duran oyuncuların, senaryo üzerinden ve ancak o iş ceza aldığında içinde olduğu diziye laf söyleyebilmesi de başlı başına bir komedi değil mi, ne dersiniz?