Bir Aşk Hikayesi: Bir Dizi Nasıl Uyarlanamaz Örneği

Bir Aşk Hikayesi ilk 10 bölümünü görev olarak izlemediğim, sonrasında bir TV yazarı olarak görev bilinciyle ekran başına oturduğum bir iş oldu. Hikaye darmadağın edilirken bir anda kaybolan karakterler, uzaklardan gelen eski eşler, nişanlılar derken hikaye kimi seyircilerin tabiriyle tam bir Türkiye dizisine döndü.

Bir Aşk Hikayesi
Bir Aşk Hikayesi

Halbuki ne güzel bir Kore hikayesiydi bu dizi… İlk bölümlerde de hatalar vardı. Yazmıştım zaten, dizinin en büyük hatasının Tolga karakterinin castı olduğunu belirtmiştim. Tolga daha maskülen, erkeksi olmalı diye yazmıştım ki sonuçta eleştiriye cevap gibi kabadayıya dönen kısık sesli çakma bir popstar kaldı elimizde. Kaş yaparken göz çıkarıldı.

Bir Aşk Hikayesi Eleştirisi
Bir Aşk Hikayesi Eleştirisi

Tam Eda var en azından, hikayeyi oradan yürütebilirler diye düşünürken hikayenin geçmişi sırlarla dolu, benim için en merak edilen karakteri rolü azala azala dizide görünmez oldu. Öyle ki ekranda porselen bebek gibi duran, oyunculuğu ile beğenimi kazanan Elçin Sangu’nun boşluğu dizinin tam anlamıyla yeri doldurulmaz eksiğini oluşturdu.

Buna rağmen izleyici hala neden bu diziyi izliyor diye sorarsanız. Seçkin Özdemir’in Al Yazmalım’daki oyunculuğu ile bu dizideki oyunculuğu arasında dağlar kadar fark var. Belli çok çalışmış, kendini geliştirmiş. Öyle ki Zuhal Olcay ile bir ağlama sahnelerinde dudaklarının nasıl titreterek oynadığını hayret içinde izlediğimi hatırlıyorum. Keza Damla Sönmez de genç bir kadının aşk konusundaki deneyimsizliğini ekrana bir hayli iyi yansıtıyor. İki oyuncunun da rollerine “cuk” oturduğu belli. İzleyici de ilk bölümlerde izlediği saf aşkın devam ettiği umuduyla ekran başında yerini alıyor bana kalırsa. Korkut ve Ceylan’ın ekrandaki yansıması Seçkin ve Damla’nın yüzüne o kadar oturuyor ki dizi fanları inanılmaz bir şevkle takip ediyor çıkan her haberi, fragmanı…

Ancak nedense ısrarla Tolga hikayede öne çıkarılıp duruyor. “Bunlar ayrılıp barıştıkça reyting geliyor” deniyor ki herhalde iki bölümde bir barışır gibi olup ayrılıyor ana karakterler. Artık ekrana “bir aşk hikayesi” izlemek için oturan seyirci; entrikalı, gel gitli bir aile dramı izlemek zorunda kalıyor, silahlar çekiliyor, mezarlar açılıyor, DNA testleri havada uçuluyor….

Bir Aşk Hikayesi Dizisi
Bir Aşk Hikayesi Dizisi

Bir diğer sorun da hikayenin takip edilemez bir hal alması. Kim kiminle beraber, kim kiminle nişanlı, kim kimin çocuğu hikaye aldı başını gitti. Dizinin orijinalini (Kore versiyonundan bahsediyorum) izleyen herkes benimle aynı fikirde olacaktır eminim. Bir aşk hikayesi bir hikaye nasıl uyarlanamazın örneği haline geldi. Hem de izleyicinin hikayeye bu kadar yakıştırdığı, sevdiği oyunculara sahipken… Üzerine ise söylenebilecek çok az şey kaldı, yazık oldu. Keşke yalnızca 16 bölümlük, Kore uyarlaması “Bir Aşk Hikayesi” olarak kalsaydı.

Bir Aşk Hikayesi Dizisinin En Büyük Handikapı Popstarı

Her ne olursa olsun dizilerin tutması için ilk bölümlerde kaptığı izleyiciyle orantılı. Zaten 4-5. bölüm sonrası hızlı bir yükseliş yapan çok az dizi var. (Hırsız Polis gibi istisnalar her zaman öne çıkmıyor) Bir aşk hikayesi de benim bu sezon sevdiğim işlerden biri ancak Şampiyonlar Ligi’nin heyecanla beklenen Galatasaray – Real Madrid maçlarının iki hafta üst üste dizinin 2. ve 3. bölümünün yayınlandığı güne denk gelmesi ister istemez izleyicinin diziden kopmasına neden oldu. Dizinin son 45 dakikasına denk gelen maç yayını, dizide heyecanın tavan yaptığı o son dakikalarda izleyici artışını imkansız hale getirdi.

Öyle ki dizi reytingleri 2, share ile 4-5 civarında ilerliyor şimdilerde ki bu pek hoş değil, hangi kanalda olursa olsun 4 reytingin altında olan işlerin geleceği biraz karanlık görünüyor.

Elbette Galatasaray’ın başarılı bir grafik çizmesi istenirdi ancak şimdiki duruma baktığımızda GS biraz daha Şampiyonlar Ligi macerasına devam etseydi Bir Aşk Hikayesi dizisi geleceğinden hepten umudu kesecektim. Dizinin bu hafta 4. bölümü yayınlanacak, umarım gerekli sıçramanın yapılması için çok geç kalınmamıştır da bu hafta dizi biraz olsun belini doğrultur.

Maşallah dediğim dizinin 3 bölüm sürdüğü, ekranda vasatın da altında birçok dizinin yayın hayatını sürdürdüğü günümüz TV dünyasında bitmesi beni üzecek işlerden Bir Aşk Hikayesi… Ama yazmadan da olmaz dizinin en büyük handikapının Yamaç Telli (Tolga) olduğunu, o rolde daha maskülen biri olsa dizinin daha çok ilgi çekeceğini düşünüyorum. Halihazırda şarkıcı da olan Erdem Yener aklıma gelen ilk isim ve bence Tolga rolüne biçilmiş kaftan.

Seçkin Özdemir ne kadar rolüne “cuk” oturmuş görünüyorsa Yamaç Telli bir o kadar eğreti bir popstar. Ya o karakter biraz daha maskülenleştirilsin ki genç kadın izleyicilerin ilgisi artsın ya da bu iş bu başrolle yaş benden söylemesi…