Cine Dergi’nin Kasım sayısı taze çıktı… Fatih Harbiye dizisi üzerine yazım Cine Dergi Kasım sayısı sayfa 68-69’da… Çok yakında kişisel blogumda 🙂
http://www.cinedergi.com/sayi/64/
Cine Dergi’nin Kasım sayısı taze çıktı… Fatih Harbiye dizisi üzerine yazım Cine Dergi Kasım sayısı sayfa 68-69’da… Çok yakında kişisel blogumda 🙂
http://www.cinedergi.com/sayi/64/
Fatih Harbiye hakkındaki ilk yorumlarımı yazdım şimdi biraz daha senaryo detayına girelim istiyorum. Dizinin ilk bölüm senaryosu kimlik arayışındaki Neriman’ın derdini bize net olarak gösterdi. Gösterdi göstermesine de verilen örnekler, gösterilen sahneler adeta izlerken tansiyonumu yükseltti.
Neriman’ın sözlüsü sayılabilecek Şinasi’nin kızkardeşi Aslı’nın bir erkekle birlikte olduğunun açığa çıkmasıyla genç kadına uzun uzadıya gösterilen dramatik bir sahneyle bekaret kontrolü yapıldı. Üstelik bu sahne “namuslu mu değil mi ona bakıyorlar”, “şu hayatta namusumuzdan değerli ne var”, “kız kardeşimin namusu benden sorulur”, “namus sevdiklerinizin başını öne eğmemektir” gibi sözlerle desteklendi.
Sonrasında bu olayı eleştiren tek karakter Neriman olurken onun da tepkisi “Aslı’ya tek kötülük yapan Emre mi?” sözleriyle ekrana geldi. Yani Emre’nin (Aslı’nın birlikte olduğu kişi) Aslı’ya kötülük yaptığı eleştiride bile kabul ediliyordu. Daha sonra Neriman’ın babasıyla tartıştığı sahnelerde kullandığı “Namus diye gencecik kızların hayatı kararıyor”, “Bu namus neden yalnızca kadınlara bekçilik ediyor” sözleri biraz olsun içime su serperken Aslı ile yaptığı konuşmada genç kadının tecavüze uğradığını öğrendikten sonra susmayı yeğlemesi bekaretin önemini yadırgamadığını yeniden hatırlattı.
Kısacası dizide bu konuda karşıt argüman geliştiren tek karakter de aslında konu üzerine net bir karşıt duruş geliştiremiyordu. Anladık kitap uyarlaması, anladık kadın kimlik bunalımında ama bu kontrol sahnesini dramatik bir müzik eşliğinde 10 dakika izlememizin gereği değil. Bu reyting için yapılan bir şov!
Üstelik bu dizinin senaryosu bir kadına Hayriye Ersöz’e ait. Yapımcı Koliba Film’e sesleniyorum, hiç mi vicdanınız sızlamıyor. Her gün töre cinayetleri işlenen, kadın bedeninin tartışma malzemesi olduğu bu ülkede bir tabuyu yeniden üretmek hiç mi içinizi acıtmıyor? Elbette bu konu ele alınabilir ama bu şekilde değil, olmamalı…
Dizilerde bu kadar sık bekaret kontrolü görmemizin nedeni ise aslında şu… Her ne kadar dizilerde başörtülü kadın yok diyor ve bunu eleştiriyorsak da dizilerde kültürel islam bariz şekilde var oluyor. Bekaret, aile ve evlilik kadın bedeni üzerinden bu tip dizilerle kutsallaştırılıyor. Bu toplumda zaten var diyorsanız haklısınız, elbette var ancak gitgide bozulan bu aile sistemi böyle kültürel tutkallarla bir araya getirilmeye çalışılıyor. Dizide kontrol var diye herkes yarın kızını bekaret testine götürecek gibi bir sığlıktan bahsetmiyorum, bu değerlerin bir şekilde desteklendiğini ve bunun çok acı olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
O yüzden dizileri bu kadar önemsiyorum, işe yarar veya yaramaz toplum muhafazakarlaşır veya çözünür ama kültürel bu tür malzemeleri ideolojik araç olarak kullanmak tehlikelidir. Uyuşturarak tabuları yeniden üretir. İzlemeyin demiyorum, hobi olarak yine izleyin ama gözünüz açık olsun sayın izleyici… Ve unutmayın, siz, biz tepki göstermedikçe kadınlarımız vücutları ile sorgulanmaya devam edilecek namus bacak arasına indirgenmeye devam edecektir.
Eski bir tartışma ama hatırlanmalı Adını Feriha Koydum da Hazal Kaya’ya da bekaret kontrolü sahnesinde oynamayı reddettiği için “oyuncu rol seçmez” diyenler, demeyin, oyuncu rol seçer, seçmelidir ve Hazal Kaya haklıdır. Çünkü oyuncudan önce aklı başında, onurlu bir kadındır!