“Ekranların en çarpıcı dizisi” betimlemesi bana ait değil, dizinin bülteninde böyle yazıyor bakınız: “Son saatlerinizi yaşadığınızı öğrenseydiniz, hayatınızda neleri değiştirmeye çalışırdınız? Ölüm, hayatın en büyük gizemlerinden biri. Zamanı daralanlar, görülmemiş hesapları boyunlarında taşıyanlar… Kişinin kıyameti ölünce başlar. Ölüm ötesi hayat, Türk televizyonlarında ilk kez böylesine çarpıcı biçimde resmediliyor.”
Bahsettiğim dizi henüz 9 bölümdür ekranda olan Samanyolu TV’nin yeni projesi Küçük Kıyamet. Dizinin birkaç satırlık açıklamasında bile dayandığı metafizik öğeleri anlayabiliyorsunuz, buna rağmen jeneriğin ardından ekrana gelen yazıyla şaşıp kalıyorsunuz: “Dizide geçen olaylar gerçek hikayelerden uyarlanmıştır.”
İnsan ister istemez gerçek nedir diye sorguluyor, yaşanmış olaylar deseler anlayacağım ancak bir durumun algılanması da gerçek olması anlamına gelmeyeceği gibi bir şekilde anlatı sübjektif kalacaktır. Dizide bir hocanın elini tutup transa geçen bir adam gördük mesela, hocanın elini tutunca babasının kabir azabını izledi bir evlat. Şimdi varın düşünün böyle bir şey gerçek olabilir mi, halisünasyon gerçek sayılır mı vs. vs. Tabii tüm bunların kanala bakıldığında gerçeklik ön kabulüyle yazılıp, çekilip, yayınlandığını biliyoruz o da ayrı bir mesele…
Neyse gelelim benim diziyi yazma nedenime… Bahsi geçen 9. Bölümün özeti şöyle:
“Son saatlerini yaşayan insanların hayatlarını konu alan Küçük Kıyamet’in merakla beklenen dokuzuncu bölümünde; Esnaflık yapan Halis, yıllar önce, iki evladından birini kurtarma şansı varken oğlu Emre’yi seçer ve hayatını ona adar. Çocukluğundan bu yana üstüne titrediği oğluna, ekmek teknesini satıp, parasını teslim edecek kadar güvenen Halis, Emre’nin planlarından habersizdir. Medet’in kendisine gelerek sayılı günlerinin olduğunu söylemesiyle kalakalan Halis’in dünyaya dair tüm hesapları o kadar açıktır ki, kalan ömrü bunları kapatmaya yetecek mi?”
Cevap veriyorum, yetmedi… Adamın kabir azabı çektiği sahnelerde Power Rangers’ın badilerini andıran iki tane yaratık adamı ateşler içinde zincirlere vurdu. Tam bu sahneleri izliyorduk ki o da ne! Ateşler kayboldu, tam anlamıyla dizide “mavi ekran” belirdi! Görsel efektlerle hazırlanan sahnenin bir bölümüne efekt koymayı unutan dizi ekibi izleyiciye ham görüntü izletti! Anlatması bile komik o sahnelerde mavi duvarların önünde bir adam olmayan ateşleri kastederek “yanıyorum “diye bağırıyor, oğlu ise “dayan baba” diye sesleniyordu.
Diziyi izlerken kendimi gülmekten alamadım ve yazmadan da edemedim. Bu dizinin montajını yapanlar, (dizi seslendirmeyle ekrana geliyor) dublajı gerçekleştirenler, görsel efekt için görevlendirilen kişiler kimse mi görmedi bu yayını da dizi bu halde ekrana geldi! Dizideki hata yayın sonrasında, belki benim attığım tweetlerle bilemiyorum, fark edilmiş olacak ki internete koyulan bölümde görsel efektler eklenmişti ancak ben her ihtimale karşı izlerken aldığım capslerle hatayı ispatlayarak yazıda konuya yer verebiliyorum.
Biraz daha dikkat ve izleyiciye saygı rica ederken, “gerçek” hikayelere bu denli vurgu yapılırken gerçeklik algısını bozacak efektlerdeki yanlışlığı da ironik bulduğumu yazmadan edemiyorum.