Ne yalan söyleyeyim Vicdan’ın bu kadar iyi bir iş olmasını beklemiyordum. Detaylı yazılarını önümüzdeki haftalarda yazacağım elbette ancak ilk bölümün ardından birkaç madde çıkarmak istedim:
-Dizideki “aile sözü dinlemeyenin başı yanar” temalı kızlı erkekli eğlenceye polis baskını hikayesi bariz muhafazakar mesajlar içeriyordu.
-Aynı şekilde annesi mahalleden bir adamla evlilik dışı ilişki yaşayan genç kadının sevgilisiyle sevişmesi gösterilirken, standart aile hayatı olan bir diğer kadının ise sevgilisine “yapma” demeleri ekranı uzun süre meşgul etti. Özetle “iyi aile kızı” tanımımız bir kez de diziyle pekiştirildi.
Bu konulara uzunca bir yazıda değinmeli.
-Dizinin mekan seçimleri ve sanat yönetmenliği çok başarılıydı. Yan apartmanımızdaki komşumuz nasıl bir evde oturuyorsa, bizim nasıl camlarımız birbirine bakıyorsa öyleydi mahalle konsepti. Yunus’un iş yeri, yemek yedikleri mekan da senaryoya çok uygun, doğru seçimdi.
-Hem genç hem de tecrübeli oyuncular için söyleyebilirim ki cast çok iyiydi.
-Dizide kulağımı tırmalayan şimdiye kadar bir sürü dizide duyduğumuz Mehmet Erdem şarkılarının bu dizide de kullanılmasıydı. Sizi bilmem ama ben çok sıkıldım bu şarkılardan.
-Senaryoya dönersek mahallemizden gibiydi tüm diyaloglar. Hayatın içinden ve gerçekçi replik yazımı senaristin başarısı. İnadına Yaşamak gibi didaktik dilli bir senaryonun ardından Vicdan ilaç gibi geldi.
-Ahu Türkpençe’nin birçok erkeği kendine aşık ettiği ve edeceği hikayeden anlaşılıyor. Dünya güzeli veya cazibe merkezi olmadığı da görünen köy meselesi evet güzel kadın ama bu kadar abartı fazla, bu kısım biraz gerçek dışı geldi.
Neyse çalakalem aldığım notların özeti şudur, bu dizi beklenenden fazlasını verdi bana. Tutar mı derseniz, ihtimal veriyorum. İzlemenizi öneririm. 🙂