Kurt Seyit ve Şura ilk bölümüyle izlendi, konuşuldu, yazıldı… Yazılanları tekrar etme niyetinde değilim bu nedenle diziden ziyade Kıvanç Tatlıtuğ’u ve kaslarını yazmak istiyorum. Dizi yayınlanmadan önce herkes diziden (adı da zor olduğundan) Kıvanç’ın dizisi diye bahsediyor, yayın saatinde herkes Kurt Seyit’ten çok Kıvanç’ı konuşuyordu. Bu Kıvanç Tatlıtuğ’un bir marka haline geldiği, insanların zihninde projenin de önüne geçtiğinin ispatı. Aynı durum Kuzey Güney’de de yaşanmıştı.

Ünlü senarist Nuran Devres Kuzey Güney döneminde verdiği demeçte şu cümleyi kurmuştı “Kıvanç Tatlıtuğ’u kaldırın o dizi çok kaybeder. Kıvanç’ın dizileri öyle zaten, ne seyredeceksin, Kıvanç’ı seyredeceğim diyorsun.” Kurt Seyit’in yayın dakikalarında timelineıma düşen bir tweet de aynı anlamı taşıyordu “Bu diziden Kıvanç’ı alın, geri neyi kalır ki?”
Dizinin henüz ilk bölümünde Kıvanç Tatlıtuğ’u hamamda, nehirde yarı çıplak gördük. Üniformanın üstünden bile belli olan üçgen vücudunu da konuştuk, hamamda izleyiciye göz banyosu yaptıran baklavalarını da… Kısacası arzu nesnesi haline gelen Kıvanç, yeniden tüm gövdesiyle arz-ı endam etti. Peki, erkek bedeninin metalaşması olarak Kıvanç Tatlıtuğ örneğini ele alabilir miyiz? Elbette… Hem de tam anlamıyla… Peki yıllardır kadın bedeni teşhir ediliyor diye çıkan sesler şu an neden erkek bedeni için nasıl suskun?
Kadın bedeninin meta olarak sergilenmesine yıllardır rastlıyorduk zaten, kiminin teşhircilik diye “cız” dediği, kiminin özgürleşme emaresi olarak gördüğü, kimilerinin ise artık estetiğinin ve gizeminin kalmadığı konusunda görüş bildirdiği ekranda kadın cinselliği gitgide yerini abdominal deposu erkeklere çevirdi. Nasıl Ezel’le “ağlayabilen”, toplumda feminen olarak etiketlenen duyguların dışa vuruluşunu izlediğimizde, Fiske’in deyimiyle “yeni duyarlı erkek” formuna tanık olduysak şimdi de erkek bedeninin metalaşmasına tanık oluyoruz. Kadın üzerinden artık oynanamayan oyunlar odağını erkeklere çevirdi. Magazin dergilerine poz veren Emre Altuğ, Özcan Deniz, Doğuş gibi erkek ünlülerle başlayan beden teşhirine son birkaçyıldır ekranda da dikkat çekici derecede sık rastlanır oldu. Biscolata reklamları da bunun en net örneklerinden biri…
Kadın bedeni ile erkek bedeninin teşhirindeki farklarını Hülya Tanrıöver’in makalesinden satırlarla sizlere sunmak istiyorum: “…Kadın çıplakken arzulanabilirdir, teşhircidir, sömürüye açıktır. Erkek çıplakken ise, arzular, kasar, kavurur, yakar, yıkar. Kısacası yine ama yine iktidardır. … Dizilerin “esas” izleyicilerinin “kadınlar” olduğunu da göz önünde bulundurursak; Kıvanç’ın baklavaları devamlılığı sağlamada şerbetli tatlı gibidir.” Kadın bedeninin mitlerde şeytanla özdeşleştirildiği, kadının günaha davet eden bedeninden bahsedilen ülke kültürümüzde Kıvanç’ın sevişme sonra göğüs tüylerini okşayan partnerini ve iktidar sahibi yarı çıplak erkeği izlemekten rahatsız olmamamız normal elbette.
Dyer’ın magazin eklerindeki erkek çıplaklığı üzerine tespitleri de diziler üzerinden yorumlanabilir. Çıplaklık konusunda seyretme hakkının erkeğe ait olması nedeniyle kadın çıplaklığı edilgenken erkek çıplak pozlarında bile etkendir diyor Dyer. Erkeklerin edilgenlikten kurtulduğu çıplaklıkta Dyer, bakılmak için orada olsa bile erkeklerin çerçevenin dışına uzanan bakışları ile sizi izlediği izlenimi verdiği ve geleneksel mitleri tekrarladığını belirtiyor Tüm bu görüşlerin yanında kadın cinselliğinin üremeyle meşru görülmesi, erkek cinselliğinin ise hazla bir tutulması bu “rahatsız olmama”nın nedeni. Özetle halihazırda kimse Kıvanç’ın baklavalarını izlemekten şikayetçi değil ve RTÜK bunun kültürel muhafazakar kodları zedelediğini fark edene kadar dizilerin “keşfedilmemiş sahillerde tatil turu” tadındaki erkek bedeni gösterimi daha da çok görülecek.
Tekrar Kıvanç Tatlıtuğ’a dönersek 2013 yılında yapılan Celebrity Güven Endeksi araştırmasında %24 oyla Türkiye’nin en güvenilen ismi olan Tatlıtuğ’un başarısını fiziksel özelliklere indirmek yanşlış. Tatlıtuğ çok iyi bir oyuncu, rol seçmekte usta ve bir proje olarak harika bir örnek. Türkiye’de az bulunan sarışınlığı özdeşim için dezavantajken dizilerdeki delikanlı, asker, erk imgeleriyle destekleyerek kendini idealleştiren Tatlıtuğ, kaslarının odağında dönüştüğü arzu nesnesini seçtiği güçlü rollerle tamamlayarak kendi markasını varetti.
Sonuç ne derseniz, RTÜK uyanana kadar daha çok kas göreceğiz ve her hafta twitterda Kıvanç’ın kaslarıyla “O neydi eridim ayol!” iletilerini okuyacağız ve Kurt Seyit ve Şura çok büyük bir değişim olmazsa uzun bir süre daha Kıvanç’ın dizisi olarak anılacak.
Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.