Kasaba komedisi dendiğinde akla gelen dizilere bir yenisi daha eklendi: Güzel Köylü. Hikaye bildik… Genç bir kadın şehirdeki hayatında yaşanan aksilikler sonucu kendini bir köyde buluyor ve köy ahalisiyle uyuşmazlığı kadar potansiyel aşk göstergeleri de bize komedinin işaretlerini veriyor. Genç kadının peşinden ablası da eski sevgilisi de köye gelince kültür çatışmasının komedisi ekranda boy gösteriyor.
Baba Ocağı, Dürüye’nin Güğümleri ve Düşman Kardeşler… Bu dizilerin türü dışında ortak noktaları ise hepsinde imzası bulunan yapım ekibi. Künyeleri inceleyenler başta Mustafa Şevki Doğan olmak üzere pek çok ortak isim bulacaklardır. Bu bir yandan olumlu bir yandan olumsuz bir tespit, zira demek oluyor ki bu dizi konusunda deneyimli isimlerin elinde, bir diğer perspektif ise bize yenilikler konusunda soru işareti ve kıyaslama gereği doğuruyor. Sonuç olarak Güzel Köylü şimdilerde sosyal ağlarda Baba Ocağı ile kıyaslanıyor.
Kasaba komedisi kadar bu tip kültür çatışmalarını da ekranda daha önce görmedik mi? Defalarca gördük… Hatta yakın zamanda ekranda gördüğümüz Analı Oğullu da bu varyasyonun son örneklerden. Güzel Köylü ise Analı Oğullu’dan daha şanslı. Bir kere köy dekorunda geçiyor, kentli izleyiciye kışın kente sıkışıp kalan diziler sonrasında yeni bir manzara vadediyor. Yüzeysellik, hayal kırıklıkları, çıkar ilişkileri ve yalanlarla özdeşleştirilen kentin yanında çizilen “özümüze dönsek ne güzel olur” temalı köyle ekranda izleyicinin Ege kasabasına yerleşme hayalini düşündürüyor dizi. Büyükşehir insana neler katıyor, neler götürüyor sorgulatıyor. Dizinin komedi anlayışı beni çok çekmese, ben artık bu kasaba komedisi konseptinden ve yoğun ağızlı köy vurgusundan sıkılsam da izleyicinin hala sıkılmadığı izlenme oranlarından belli. Bu dizinin Analı Oğullu’daki gibi risk taşıyan esprileri yok, köylü saflığı, dayanışması, kasaba uyanıklarının yırtma çabası ve kültür çatışması dizinin temeli. Evet dizinin sürprizleri yok, 10 bölüm sonrasını tahmin edebiliriz. Mesela bir süre sonra genç kadın kente dönebilir ve İstanbul’daki maksimum 2 bölüm içinde köyü özlediğini anlayarak Güzel Köy’e geri gelebilir… Gizem Karaca’nın canlandırdığı Gülsüm’ün kıyafetleri dizide olay yaratır, mini şortlar köylünün diline düşer, kentten gelen sevgili ile köylü genç oğlanın aşkı arasında kalan Gülsüm’ün gönlü köylü gençten yana olsa da muhtemelen bunu kabullenemeyerek aşktan kaçar vs…
Mukadderatını öngörmeye çalışırsam en azından Güzel Köylü’nün Ocak ayına kadar bizlerle olacağını tahmin ediyorum. İlk iki bölümüyle günün en çok izlenen işi olan, hem totalde hem de AB gruplarında iddiasını gösteren dizinin istikbali Dürüye’nin Güğümleri’ni anımsatacak gibi… Dizi başarısını kış dizileri başlayıncaya kadar sürdürmüş, sonrasında yine de reyting listesinde “vasat” konumunu korumuş ve uzunca bir süre ekranda yer almıştı.
Şunun altını çizmeliyim, dizinin hiçbir başarısı olmasa bile Sana Bir Sır Vereceğim ile izleyiciyle tanışan Berk Cankat’ın yıldızını şimdiden parlattı.
Sonuç derseniz Güzel Köylü özünü köyde bırakan, büyükşehirde kendini bireyselleşme hastalığının pençesinde bulan ve emekliliğinde kasabada yaşam hayali kuran izleyiciler için yazın iyi bir seyir alternatifi. Trajikomik kültür evrimimizin gelişim haritasını çizen ve bu kan uyuşmazlığının komedisini sunan diziden fazlasını ummak gereksiz, vasat bir kasaba hikayesi… Ancak türünde elde ettiği bu bildik başarının da azımsanmaması gerek zira reyting garantili denilen pek çok iş geçtiğimiz sezon bu dizinin izlenme oranlarına ulaşamadı. Yolun açık olsun Güzel Köylü…
Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.
App. Store’dan iPad ve iPhone’nunuza ÜCRETSİZ indirmek için tıklayınız.