Alican Albayrak Kimdir? Diğer Yarım’ın Poyraz’ı Alican Albayrak Röportajı

Diğer Yarım’ın Poyraz’ı Alican Albayrak ile Kalamış’ta Tatlı Huzur’da buluştuk. Huzuru bol, kahkahası eksik olmayan bir röportaj ile sohbet kayıt altına alınırken kahvekolik oyuncu ile muhabirin sohbetine bol köpüklü üçer türk kahvesinin eşlik ettiğini not düşebilirim. Röportaj esnasında gözüme çarpan dövmesinin (ad astra per aspera yazısı ve yıldız dövmesi sol kolunda yer alıyor) “engellerle yıldızlara kadar” anlamına geldiğini meraklı gözlere duyururken Alican’ı yakından tanımanıza yardımcı olacak söyleşi ile sizleri baş başa bırakıyorum.

Alican Albayrak Kimdir?
Alican Albayrak Kimdir?

 

Son olarak kendisinin söyleşinin sonunda cevap vermeye çekindiği soruyu ben cevaplamak istiyorum; ilk izlenimde kendisi iyi birine benziyor. 🙂

İlkokuldayken aşık olduğum kız tiyatroya girince, peşinden tiyatroya girmişsin ve oyunculuk geçmişin 8 yaşına dayanıyormuş. Peki oyunda ağaç olan şanssız aşıklardan mıydın, yoksa prens olan şanslı çocuklardan mı?

Ağaç olarak başlayıp prens olan şansını kendi yaratan çocuklardanım. Çocukluk aşkıydı, o tiyatro koluna katılmıştı ben de çekingen bir çocuktum onun peşinden tiyatro koluna yazıldım sonra ben tiyatrocu oldum, o olmadı.

Pilot olmak istediğini okudum, hayat nasıl sürüklendi de yolun ekrana çıktı?

Boydan dolayı almadılar beni askere o yüzden yolum değişti ama hala pilot olmak istiyorum.

Pilotluk eğitimi aldın mı?

Henüz değil ama alacağım.

“İnsan doğduğu şehre benzer” demişsin bir röportajında İzmir’in insana bulaşan nasıl bir karakteri var?

Karşıyakalıyım… İzmir huzur şehridir. Coğrafya da insanın kaderidir, insan yaşadığı şehre benzer. İzmir’de insanlar gülümser mesela, tanımasa da birbirine günaydın der. İnsanlar daha samimi ve sıcaktır.

İstanbul’da zorluk çektin mi?

Başta çok çekiyordum, artık alıştım.

Alican Albayrak Röportajı
Alican Albayrak Röportajı

Şimdiye dek oynadığın roller birbirinden çok farklıydı hal böyleyken sosyal medyada sıklıkla “yakışıklı oyuncu” olarak anılmayı haksızlık olarak görüyor müsün?

Bundan rahatsız olmuyorum ama haksızlık mı… Sadece bununla anılsam haksızlık olabilirdi. İnsanlar sağ olsunlar beğenilerini yazıyorlar, rahatsız edici değil.

Şu önermeye katılır mısın: “Ekrandaki tüm diziler birbirinin aynı.” Sence ekranda fark yaratmak için ne tür riskler alınmalı?

Evet ama bu Avrupa dizilerinde de Amerika’da da böyle. Televizyon insanların evlerine giren bir algı yönetimi aracı. İnsanlar ne isterse televizyonda da o oluyor, bu yüzden dramalar birbirine komediler birbirine benzer. Bunu değiştirmek için ise yenilikçi bir vizyon gerekiyor.

İzleyici neden Diğer Yarım’ı izlemeli sence? Ekrandaki onca işten nasıl bir farkı var bu dizinin?

Ben oynuyorum. (Gülüyor)… Öncelikli olarak Ntc Medya gibi güçlü ve iyi projelere imza atan bir yapım şirketi olması, yönetmenimiz, teknik ekip, iyi bir senaryo ve çok iyi bir oyuncu kadrosu var… Diğer Yarım sıcak bir mahalle dizisi, İstanbul’un özeti. Huzurlu ve negatif kodları olmayan bir dizi. İnsanı rahatsız edecek bir yanı yok, huzurlu bir hikaye.

Başörtü bir simge olduğu varsayımıyla 10 yıl önce ekranda Diğer Yarım gibi bir iş olabilir miydi sence?

10 sene önce daha rahat yayınlanabilirdi. Şimdi insanlarda anlamsız bir ön yargı var.

Alican Albayrak Röportaj
Alican Albayrak Röportaj

Uçurum’da seks işçisi kadınların yaşamı konu alınıyordu, Diğer Yarım tüm kutuplaşmaya karşı kardeşlik vurgusu ile ekranda. Sosyal mesajı kuvvetli dizileri bilerek mi tercih ediyorsun?

Bu dizilerde rol almam tercihten ziyade şans oldu. Birçok alternatifin içinden elbette sosyal mesajı kuvvetli olan dizileri tercih ederim.

Dizilerde temsiliyeti ve “öteki”ye bakışı nasıl değerlendiriyorsun?

Ötekilik sadece dizilerde değil hayatımızın her alanında var. Öteki diye bir kavramın varlığı bile rahatsız edici, hepimiz insanız. Hepimizin farklı ilgileri, görüşleri olabilir. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeyeceksek bu huzursuz bir hayat olur halbuki birbirimizi sevdiğimiz bir hayatı da tercih edebiliriz. Ben öteki kavramının olmadığı bir dünya hayal ediyorum.

Dizinizin en ilginç karakteri bence Murat Garipağaoğlu’nun canlandırdığı imam. Senin de baban rolünde… Çok merak ediyorum hepimizi güldüren o sahnelerin ne kadarında doğaçlama yapıyorsunuz?

Senaristimiz çok başarılı, bizim araya şaka koymamıza mahal vermeyen başarılı bir senaryo var  ama Murat ağabey çok başarılı bir oyuncu ve enerjisiyle sahneyi alıp götürüyor. Bazı noktalarda doğaçlama var ama bunlar sahne komik değil diye, boşluk doldurmak için yapılan espriler değil. Genel senaryonun dışına çok fazla çıkılmadığını söyleyebilirim.

Oyunculuk bir ifade yolu mu, kendi kimliğinle ifade edemediklerini söylemen için bir fırsat olabilir mi?

Sanat genel olarak böyle bir şey. Müzik, tiyatro veya edebiyat… Benim bir derdim var ve ben bunu anlatamıyorum bunu başka bir bakış açısından performans yaratarak gösteriyorum.

Bu açıdan baktığında kendini doğru ifade edebilecek roller seçtiğine inanıyor musun?

Şimdiye kadar hep içime sinen rollerde oynadım ama daha anlatmak istediklerim var, bitmedi, yelpaze geniş.

Mesela?

Kötü adamı oynamak isterim mesela, iyi adamlar bana çok sıkıcı gelmişti ama iyi bir yazarın elinde o da keyifli olabilir.

Bu kombinasyonun içinde LGBTİ bir karakter veya seri katil de olabilir mi? Bu tip rollerde çekincen olmaz mı?

Olmaz, ben oyuncuyum. Ülkemizde yanlış anlaşılsa, oyuncuyla karakter özdeşleşse de içime sinen bir karakter olduğunda insanların bakış açısını çok da önemsemem. Özetle gözümü çöpten sakınmam, rol içime sinerse de armudun sapı üzümün çöpü demem.

Hayatın bir film olsa kendini şu an o senaryonun neresinde görüyorsun?

Ortalarında bir yerdeyim. Giriş, gelişme, sonuç ise ben gelişmedeyim. Kaldığım yerden devam ediyorum, geri vites yapmayacağım.

HAYATIMDA GERİ VİTES YOK

Geri vites derken ne demek istiyorsun?

Bende geri vites yok. Başladığım işi bitirme, tuttuğunu koparma hırsı var. Biraz daha dallanıp budaklanıp bu çizgide devam ederim herhalde.

Sen Alican’ın hayatını izleyen bir izleyici olsan gördüğün Alican hakkında ne düşünürdün?

Başta çok sinirim bozulurdu, tanıyınca çok severdim.

Neden?

Günlük hayatımda çok sık rastladığım bir şey, nedenini bilmiyorum. Başta insanlar sinir oluyor tanıyınca seviyorlar beni. Tanısan aslında çok seversin derler ya… (Gülüyor)

Bir oyuncuyla yaptığım röportajda adının jön adı olmadığını ve bunun kariyeri için engel olabileceğini belirtmişti. En azından benim için Alican isminin çağrışımı da uzun boylu, yakışıklı ve yetişkin bir erkek imajı değil. İsmin kariyerde dezavantaj olduğunu düşünüyor musun?

Ne yaptığını bilmedikten sonra, her şey insanın hayatında engel olabilir. Mühim olan adımın soyadımın ne olduğu değil, ne yaptığımı bilmem. Ben adımı çok seviyorum, bence çok sempatik. Çok sevimli bir ismim yok mu? (Gülüyor)

Ben de onu diyorum işte…

Hiç Alican deyince iki metre bir adam gelmiyor akla, sürprizlerle doluyum. (Gülüyor)

“Zaten hiçbir şey yolunda gitmiyor. Millet bilmeden konuşuyor,canım sıkılıyor. Günüm gülüm yemekten ve uyumaktan ibaret.” Neden bu videoya artık ulaşamıyoruz?

Sarılsana benim üniversite zamanı öğrenci evinde yaptığımız bir şarkıydı. Eğlenmek için çektiğimiz bir video olarak youtube’a atmıştık. Şarkıyı profesyonel bir kayda dökmeyi planlayınca videoyu kaldırdık.

ALBÜM YAPMAK İSTİYORUM

O zaman bir albüm mü bekliyor dinleyicileri? Müzik kariyeri düşünüyor musun?

Ben çocukluğumdan beri müzikle ilgileniyorum. Dizide de şarkı söyledim. Darbukayla müziğe başladım, klarnet çalıyorum, perküsyon, piyano, gitar ve üflemeli çalgıların hepsine bulaştım. Yaparken keyif aldığım bir şey müzik, profesyonel olarak da yapmak istiyorum.

Videodaki gibi Manevra grubuyla mı yoksa solo bir albüm mü olacak?

Manevra grubu dağıldı, kişisel olarak bir şeyler yapmayı planlıyorum.

Peki vokal olarak mı dinleyeceğiz seni, yoksa enstrümantal bir albüm mü olacak?

Vokal de ben olacağım, bazı şarkılara enstrümanla da eşlik ederim.

Bir de lakabın varmış…

Evet kuduz, çok yaramaz olduğum için çocukluğumdan beri kuduz diyorlar. Söz de dinlermişim ama çok hareketliymişim, düz duvara tırmanan cinsten.

Diğer Yarım Poyraz Kimdir?
Diğer Yarım Poyraz Kimdir?

BAŞÖRTÜLÜ BİR KADINA DA AŞIK OLABİLİRİM

Alican için aşkın kıstası var mıdır, başörtülü bir kadına aşık olabilir mi?

Evet olabilirim. Benim aşka bakış açım biraz farklı. Bir şeye aşık olmadan nefes alamazsın, aşk yalnızca insana karşı beslenen bir şey değil. Ayrıca aşk biraz daha paramparça edip, dağıtıp kendini tekrar ellerinle toplamak gibi bir şey, bahsedildiği gibi çiçek böcek bir şey olduğuna inanmıyorum. Aşk kişinin görünüşüyle, giyimiyle, yüzüyle ilgili olmayan bir şey… Kaldı ki ben bir kadının sadece görünüşünden veya giyiminden dolayı nezaketi ve aşkı haketmediğini kesinlikle düşünmüyorum. Bireyin kendi özgürlükleri, tercihleri ve yönelimleri önemli. Ben onun tipine değil ki, fikirlerine ve beynine aşık oluyorum. Bana ne kadar benzediğinden veya benzemediğinden dolayı ben ondan hoşlanıyorum. Başını kapattı veya dekolte giydi diye senin aşkına layık olmuyor mu kadın, sen kimsin ki?

Dizide Poyraz’ın sevdiği kadın için tanımlamaları var, mütedeyyin bir kadın istemese de ileride fedakarlık olarak kadının mutaassıp giyinmesini talep edeceğini söylüyor. Peki aşk için değişim fedakarlık olarak görülebilir mi?

Ben kişinin özgürlüklerine müdahaleleri faşistçe buluyorum. Başörtülü birine aşık olup başını açmasını iste ve buna fedakarlık de… Sen fedakar olup başını açmasını isteme o zaman.

Sen fedakarlık yapan taraf mısın yoksa fedakarlık bekleyenlerden misin peki?

Duruma ve kişiye göre değişir. Çok da pamuk yürekli bir adam değilim ama sevdiğim insan için kendimden feda ederim. Sevgi karşındakini olduğu gibi kabul etmek demek. Bir insanı değiştirdikten sonra sevmenin bir anlamı yok.

Sorularıma yanıt verirken karşımda 27 yaşında değil de 40 yaşında bir adam var gibi hissettim.

Arkadaşlar bir silah var mı kendimi vuracağım. (Gülüyor) Bu dünyada insanlar iyi ve kötü olarak ikiye ayrılıyor bence. Kalbini temiz tutmak çok zor bir iş… Kalbini temiz tutup iyi biri olarak yaşamaya çalışınca olgunluk olarak tanımlanıyor herhalde. Ötekileştirmenin çirkin bir şey olduğunu çocukluğumdan beri düşünüyorum.

AİLELERİN ÇOCUKLARININ GÖRÜŞMESİNİ YASAKLADIĞI ÇOCUK: ALİCAN

Bu farkındalık nasıl oluştu?

Küçükken ben arkadaşlarımın ailelerinin görüşmesini istemediği çocuktum. Bu da ötekileştirme, çocuğa uygulanan bir sosyal baskı, tecrübe de var yani ama elbette okumakla da ilgili bunlar.

İyi ve kötü insan ayrımı yaptın peki sen iyi bir insan mısın?

Her insanda iyi de kötü yanlar da var, hangisi daha ağır basarsa o insan o oluyor. Ben iyi biri miyim, bilmiyorum.

 

Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.

App. Store’dan iPad ve iPhone’nunuza ÜCRETSİZ indirmek için tıklayınız. 

 

Alican Albayrak Röportajı : Gizem Kaboğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir