Ulan İstanbul Hayatımıza Neler Kattı?

Ulan İstanbul final dedikodusu duyulur duyulmaz içim ürperdi sayın izleyici. Dizinin hayatımıza neler kattığını bir maddeleyeyim dedim. Hep Funda Mentaloğlu mu liste yapacak buyurun benim Ulan İstanbul listeme:

Efendim Karlos ve Yaren düetleri ile yazımız şenlenmeyecekti Ulan İstanbul olmasaydı. Mahallemin akşamcılarının “Yanarım” şarkısıyla sokakları inlettiği yaz akşamı kanıtıdır, bu dizi hayatımıza en azından bir şarkı katmıştır. Öyle ki bu şarkı 2014’ün en çok izlenen videoları arasında listelendi. Haa, bir de evet Bergen’i ve pavyon kültürünü özlemişiz. Arabesk candır…

Fazlası nedir derseniz efendim Erkan Köstendil’i her ne kadar tiyatro izleyicisi tanısa da ekranda namı bu kadar yürümemişti. Merhamet’ten sonra Ulan İstanbul ile ekrana gelen oyuncu dizinin ismini öğrettiklerinden oldu.

Çocukken dinlediğimiz masallardandı Peter Pan bilirsiniz ve elbette büyüdükçe korkunçlaşan hayatla  biz gerçeğin mizahını unuttuk. Karikatürize yönleri olsa da gerçekliği de elinden bırakmayan karakterleriyle Ulan İstanbul biz büyüklere masallar anlattı. İyi de oldu, özlemişiz…

Küfür hazinemizi genişletmiş dizidir aynı zamanda Ulan İstanbul. “Eskortun evladı”, “çektir git”, “gebeş”, “aptal sersem” dizinin ceza almasına da neden olsa bu nasıl hakaret diye güldürürken düşündürmüştür.  Güldürürken düşündürmek tam olarak bu değildi tabii ama neyse…

Hayati sayesinde diksiyonumuzu bozmuş dizidir. İzleyicilerinin arasında “Kandemir”i doğru vurgulayan kalmamışktır.

Bizimkiler’in Cemil’inden sonra sadece camda görüp de bu kadar sevdiğimiz başka bir karakter olmamıştı. Tabii ki Servet Amca’dan bahsediyorum. Zihni Göktay dizinin kare ası, hayatımıza bir cam fenomeni daha kattı dizi.

Ne derseniz deyin dizinin en sevdiklerimden biri de o güzelim jenerik şarkısı. “Ulan İstanbul sen mi büyük, ben mi büyük?” diyen Atakan Ilgazdağ’a alkış isterim, jenerik şarkılarının ağlatan nağmelerine neşe kattı kendisi.

Uğur Polat’ın kadın hayranları çoktur bilirsiniz, Maşuka hepimizin yüreğine su serpti, gönlümüzü feth etti sayın izleyici. Maşuka ile Kandemir’in aşk (!) dolu sahneleri sayesinde içimizdeki Maşuka ile yüzleştik yalan yok… Hepimiz Uğur Polat ilaç prospektüsü okusa dinleriz değil mi kızlar?

Şebnem Bozoklu’nun Meliha’dan bizim yengeliğe uzanan çeşitliliğinde yelpazenin Bıçkın Yaren ile genişlediğini gördük. Daha önce de yazdım bir daha yazıyorum, ben bu kadını seviyorum, ekran onu seviyor… Ulan İstanbul bize bir renk daha gösterdi sağ olsun…

Komedinin tek karakter ile star işi olmadığını ve karton tipli yan rollerden değil dolu dolu karakterlerden doğan bir ekip işi olduğunu gösteren dizidir Ulan İstanbul, emeği geçen herkes bol bol alkışlar. Kusura bakmayın efendim, Ulan İstanbul bitse de bitmese de “çok da fifi”. Zira dizi zaten yaratacağı etkiyi yarattı, kalpleri kazandı… Ulan Reyting sen mi büyük biz mi büyük der güleriz 🙂

Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.

App. Store’dan iPad ve iPhone’nunuza ÜCRETSİZ indirmek için tıklayınız. 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir