O, Yazın Ege Komedisinin Yakışıklı Patronu: “Her Yaz Kalbim Ege’de Kalırdı…”

Kalbim Ege’de Kaldı’daki yakışıklı patron Yaman rolüyle dikkatleri üzerine çeken Eren Hacısalihoğlu, Dipnot Tablet’in sorularını yanıtladı. Mütevazılığı ve esprili üslubuyla kalbinizi kazanacak başarılı oyuncunun samimi söyleşisiyle sizleri baş başa bırakıyorum. Unutmadan… Röportaj çocukluk anıları, açıksözlü itiraflar ve etkin dozda gülümseme içeriyor. İyi seyirler, keyifli okumalar…

İzleyici neden Kalbim Ege’de Kaldı izlemeli? Ekrandaki diğer işlerden farkı ne?

Bir işin komik olması için romantik olması gerekmiyor mesela sadece bunun için bile izlenebilir. Kaldı ki içinde çok naif hikayeler de var, aile bireyleri Ege’nin herhangi bir köyünde rastlayabileceğiniz gerçek, sıradan insanlar. Bu doğallık seyircinin hoşuna gider diye düşünüyorum. Abartılı zenginlikler gerçek dışı asklar kara sevdalar yok bizim hikayemizde. Ne anlatıyorsak olağan, her an herkesin başına gelebilecek cinsten.

Eren Hacısalihoğlu Röportaj
Eren Hacısalihoğlu Röportaj

ÇİRKİN AMA İYİ OYUNCU OLARAK ANILMAYI TERCİH EDERDİM

İyi oyuncu mu yakışıklı oyuncu mu? Yakışıklı oyuncu vurgusu rahatsız eden bir şey mi, haksızlık mı?

Görsel bir iş bu sonuç olarak ama ne olursa olsun artık izleyici yakışıklı-güzel fakat sadece ona güvendiği için kamera karşısında olanları yemiyor. Fiziksel özellikler tabi ki önemli. İnsanlar bakınca su gibi kadınlar, yakışıklı adamlar görmek ister muhakkak, ama benim tercihim çirkin fakat iyi oyuncu diye anılmak olurdu.

Yakışıklı olmak büyük bir armağan ama bedeli oldu mu senin için?

Her fırsatta ayni şeyi soyluyorum; bir röportajımda söylediklerim biraz çarpıtıldı ve isin sonunda “yakışıklıyım diye is kaybettim” başlık oldu. Ben böyle bir cümle kuramam, beceremem. Ayrıca kendimi yakışıklı da bulmam zaten. Gerektiğinde kendini çirkinleştirmeyi de göze alabiliyorsa oyuncu için hiçbir durum dezavantaj olamaz.

HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI MAHSUN KIRMIZIGÜL

Kariyerinde dönüm noktası olan olaylar veya kişiler neler? Nasıl kırılmalar yarattılar?

İnşaat mühendisliğini bırakıp konservatuvar okumaya karar vermek ve Mahsun Kırmızıgül ile karşılaşmamız, çalışmamız hayatimin dönüm noktaları oldu. Bugün girdiğim herhangi bir sette isimi yaparken rahat olmayı başarabiliyorsam en büyük sebebi Mahsun abidir nasıl başlarsan öyle gidiyor bence, hala ondan öğrendiklerimi uyguladığım yerler oluyor.

En mutlu anın neydi? Biraz oradan bahsedelim mi?

İlle de oyuncu olmana gerek yok her ne iş yaparsan yap birileri emek verdiğin şeyi takdir ettiği zaman dünyadaki en mutlu insan oluyorsun. Birinin bana “bravo” dediği zaman hissettiğim mutluluk hayatımın sonuna kadar en mutlu anlar olarak birbirini tekrarlayacak.

Eren Hacısalihoğlu
Eren Hacısalihoğlu

DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN YARAMAZ ÇOCUKTUM, AFERİN BANA!

Ailen hakkında hiç bilgi yok. Nasıl bir çocukluk geçirdin, kardeşler, aile bahsedelim mi biraz?

Bir evin bir oğluyum ben ama çok isterdim bir ablam ya da erkek kardeşim olsun. (Gülüyor) Annem bankacıydı 4 sene oldu emekli olalı şimdi keyfi yerinde çiçekleriyle ilgileniyor. Babam yedi göbek ticaretle uğraşan bir ailenin çocuğu ki kendisi de aynı yoldan devam ediyor. Ankara da yaşıyorlar, arada beni ziyaret geliyorlar ya da ben vakit buldukça gidiyorum. Dünya üzerindeki en yaramaz çocuktum ben. Ebeveynlerin çocuklarını çekiştirerek yanından kaçırdığı cinsten yaramaz ritmik olarak kafam gözüm patlardı, bacaklar hep mor dirsekler sürekli kabuk bağlamış yara. Ama uslu erkek çocuğu olmaz bence iyi ki de öyleymişim aferin bana.  (Gülüyor)

AŞIK OLDUĞUNU ANLAMADIĞINDA AŞIKSINDIR ZATEN

Herkesin kalbini Ege’de bırakan bir yazlık aşkı, çocukluk aşkı vardır diye tahmin ediyorum. Çocukluğunda böyle bir hikaye var mı?

Bodrum’a yazlığa giderdik, yazlığın olduğu sitede kiralık evler de vardı. Her yaz başka birileri olurdu çocukluk arkadaşlarım dışında, e doğal olarak her yaz kalbim Ege’de kalırdı (Gülüyor) ben bu kızı beğendim demek modaydı o ara kendi içimizde. Of ne saçma… (Gülüyor)

Kalbim Egede Kaldı Yaman
Kalbim Egede Kaldı Yaman

Dizide çalışanı ona aşık olan işkolik bir patronu canlandırıyorsun. Kadının çirkinliği dizinin ana çatışmalarının altında yatan sebeplerden biri. Sence birine aşık olmak için fizyolojik özellikler ne kadar ön plandadır?

Yani bu soruyu kalkıp sosyal mesaj verir gibi cevaplayamayacağım. Fiziksel durum tabi ki önemli en azından ilk başta. Zaten kendi fiziksel zevkine uymayan birisine onu tanıma fırsatı da vermiyorsun ki içindeki güzelliği keşfedesin. (Gülüyor) Sonrasında ilişki yaşayabilmek adına insani değerler tabi ki her şeyin önüne geçiyor.

Aşık olduğunu nasıl anlarsın?

Aşık olduğunu anlamadığında aşıksındır zaten. O çok anlaşılabilen bir durum değil benim nezdimde.

“Ölesiye aşık oldum” demişsin, gerçekten ölesiye aşık olunabilir mi? Yani bir için göze alınabilecek en uç şey nedir? Aşk için ölünür mü?

Evet yirmilerin başında “ölesiye” aşık oluyor bence herkes o zamanlar karşındaki mutlu etmek için kendini yok sayıyorsun. Aslında aşk biraz bencillik haline dönüşüyor bir süre sonra. O ergen tavırlar geçince yakaladığın aşkın içinde karşındakinden beslenip kendini mutlu etmeye çalışıyorsun önce zaten sen mutlu olunca karşındakini de mutlu ediyorsun ve “aşkım için çöp kutusunun içinde uyurum, gerekirse yüzerek İtalya’ya bile giderim” ergenliğinden çıkınca keyif alınır bir şeye çevriliyor aşk.

Bana bir kitap, bir şarkı ve bir gezi öner desem ne okumamı, ne dinlememi ve nereyi gezmemi önerirsin?

Kürk Mantolu Madonna kaç sefer okudum bilmiyorum ama hala başucu kitabımdır. Trabzon’dan başlayıp Hopa hatta Batum’ a kadar gezmek lazım, inanılmaz yerler. Hayatımızın sonuna kadar Sezen dinleyebiliriz bence zarar gelmez. Hangi şarkısını söyleyeyim bilemedim şimdi.

Son olarak bana daha önce hiçbir röportajında söylemediğin bir şey söyler misin? “Hakkımda bu bilinmiyor” dediğin herhangi bir şey olabilir. 

Ayakkabı düşkünlüğüm var çok dalga geçer yakın çevrem (Gülüyor)

 

Röportaj: Gizem Kaboğlu – Dipnot Tablet Dergi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir