Elçin Sangu: Hayatı Bir Çirkin Ördek Yavrusu Masalı

Şimdilerde Kiralık Aşk dizisindeki Defne rolüyle nam salan Elçin Sangu ile geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğim röportaj sizlerle…

Öyle bir geçer zaman ki’nin Jale’si, Bir Aşk Hikayesi’nin Eda’sı ve Kurt Seyit ve Şura’nın Güzide’si Elçin Sangu… Sizler onu ekranda görüyorsunuz, bense sizleri tanımadığınız, güler yüzlü, eğlenceli genç bir kadınla, yaramaz bir çocukla, Elçin ile tanıştıracağım. Kuğu gibi zarif görüntüsünün aksine çocukluğunu “Hüdaverdi” olarak betimleyen genç oyuncunun röportaj sonrası çocukluk fotoğrafını da görünce sizlere haksız olmadığını söylemek zorundayım. Neyse ki bu sonu kuğuluğa ulaşan bir “Çirkin Ördek Yavrusu” hikayesi… Sizleri Elçin’in masalıyla başbaşa bırakıyorum.

Elçin Sangu Röportajı
Elçin Sangu Röportajı / Fotoğraf: Koray Parlak

Şu önermeye katılır mısın: “Ekrandaki tüm diziler birbirinin aynı.” Sence ekranda fark yaratmak için ne tür riskler alınmalı?

Bizim seyirci bunu kabul etmez mantığıyla yapılan her iş bizi aynı döngünün içinde tutmaya devam ediyor. Biraz daha alternatif hatta fantastik işlere yer verilmeli. Bana göre Leyla ile Mecnun, İşler Güçler bu tip işlerdi. Yapımcı ve kanalların bu risklere açık olması gerek, aynı tip işler bizi bir tık ileriye götürmüyor.

Peki sektörun gerçekten bir tık öteye gitme amacı var mı?

Bence yok, toplum olarak yerinde saymayı seviyoruz ama bu bana mazoşistlik gibi geliyor.

Bir dizi getirseler ve beraber oynayacağın oyuncuyu sen seç deseler partnerin kim olurdu, ekipte kimler yer alırdı?

Yapımcı Kerem Çatay olurdu, ona çok güveniyorum. Yönetmen olarak Hilal Saral, Çağan Irmak ve Zeynep Günay Tan, oyuncular için Ahmet Mümtaz Taylan, Bülent Emin Yarar ve Haluk Bilginer adlarını verebilirim. Senarist olarak Kerem Deren, Ali Ulvi Hünkar ve Murat Uyurkulak diyebilirim. Ki Kurt Seyit ve Şura’da bu sezon Murat Uyurkulak ile çalışıyoruz.

Kurt Seyit ve Şura Güzide Kimdir?
Kurt Seyit ve Şura Güzide Kimdir?

Sence Güzide’nin hikayesini izleyici için izlenmeye değer kılan ne?

Ulaşılamaz aşklar çekicidir, bir de Türkiye’de görücü usulü evlilikler yaygın ve çoğu kadın aşkı yaşamıyor. Her kadının içinde yaşamak istediği gerçek bir aşk olduğu için bu hikaye çekici. Güzide masum, imkansız aşkını unutmak için evleniyor ama kader onları yeniden karşı karşıya getiriyor.

Kadere inanır mısın?

Bir şeylerin benim dışımda gelişen bir düzeni var ama buna kader demekte kararsızım.

Birçok dizi gibi Kurt Seyit ve Şura’da da her aşk trajediyle iç içe ilerliyor. Sence aşkın içinde trajik, acı öğeleri çıkarttığımızda aşktan geriye ne kalıyor?

Benim hayatım kalıyor, çok eğlenceli oluyor herkese tavsiye ediyorum. (Glüyor) Aşk bence mutlu olunması gereken bir şey, her zaman acıyı beraberinde getirmiyor.


Okumaya devam et Elçin Sangu: Hayatı Bir Çirkin Ördek Yavrusu Masalı

Kore Dizileri Türkiye’de Fırtına Gibi Esiyor!

Yıl 2005… TRT’de yayınlanan “Düşlerimin Prensi” dizisi ile hikaye başlıyor. Zamanla şu an 67.000 kayıtlı üyesi bulunan Korea-Fans forumu ile Kore dizileriyle tanışan izleyiciler birbirleriyle etkileşim kuruyor ve yeni diziler, filmler keşfederek Kore kültürüne yakınlaşıyor. Öyle ki Mersin’de Korekolik adlı bir dergi bile yayınlanmaya başlıyor. 2009 yılında görünür olan ilgi zamanla yapımcıların da kitleyi fark etmesini sağlıyor. (Kore dizileri hayranlarının dizilere dvd veya online izleme yöntemleriyle ulaştıklarını da belirtmeliyim.)

Kore Dizileri
Kore Dizileri

Bir Aşk Hikayesi, Aşk Ekmek ve Hayaller gibi diziler Kore dizilerinden uyarlanırken yeni başlayan diziler üzerine “uyarlama mı” spekülasyonları dönüyor. A Gentleman’s Dignity iddiası şimdilerde Kiraz Mevsimi dizisi için konuşuluyor örneğin ve ekrana gelmeye hazırlanan bir diğer proje Günahkar’ın Nice Boy adlı diziden uyarlanacağı bilgisi forumlarda Kore fanlarını ateşlemiş durumda.

Okumaya devam et Kore Dizileri Türkiye’de Fırtına Gibi Esiyor!

Bir Aşk Hikayesi: Bir Dizi Nasıl Uyarlanamaz Örneği

Bir Aşk Hikayesi ilk 10 bölümünü görev olarak izlemediğim, sonrasında bir TV yazarı olarak görev bilinciyle ekran başına oturduğum bir iş oldu. Hikaye darmadağın edilirken bir anda kaybolan karakterler, uzaklardan gelen eski eşler, nişanlılar derken hikaye kimi seyircilerin tabiriyle tam bir Türkiye dizisine döndü.

Bir Aşk Hikayesi
Bir Aşk Hikayesi

Halbuki ne güzel bir Kore hikayesiydi bu dizi… İlk bölümlerde de hatalar vardı. Yazmıştım zaten, dizinin en büyük hatasının Tolga karakterinin castı olduğunu belirtmiştim. Tolga daha maskülen, erkeksi olmalı diye yazmıştım ki sonuçta eleştiriye cevap gibi kabadayıya dönen kısık sesli çakma bir popstar kaldı elimizde. Kaş yaparken göz çıkarıldı.

Bir Aşk Hikayesi Eleştirisi
Bir Aşk Hikayesi Eleştirisi

Tam Eda var en azından, hikayeyi oradan yürütebilirler diye düşünürken hikayenin geçmişi sırlarla dolu, benim için en merak edilen karakteri rolü azala azala dizide görünmez oldu. Öyle ki ekranda porselen bebek gibi duran, oyunculuğu ile beğenimi kazanan Elçin Sangu’nun boşluğu dizinin tam anlamıyla yeri doldurulmaz eksiğini oluşturdu.

Buna rağmen izleyici hala neden bu diziyi izliyor diye sorarsanız. Seçkin Özdemir’in Al Yazmalım’daki oyunculuğu ile bu dizideki oyunculuğu arasında dağlar kadar fark var. Belli çok çalışmış, kendini geliştirmiş. Öyle ki Zuhal Olcay ile bir ağlama sahnelerinde dudaklarının nasıl titreterek oynadığını hayret içinde izlediğimi hatırlıyorum. Keza Damla Sönmez de genç bir kadının aşk konusundaki deneyimsizliğini ekrana bir hayli iyi yansıtıyor. İki oyuncunun da rollerine “cuk” oturduğu belli. İzleyici de ilk bölümlerde izlediği saf aşkın devam ettiği umuduyla ekran başında yerini alıyor bana kalırsa. Korkut ve Ceylan’ın ekrandaki yansıması Seçkin ve Damla’nın yüzüne o kadar oturuyor ki dizi fanları inanılmaz bir şevkle takip ediyor çıkan her haberi, fragmanı…

Ancak nedense ısrarla Tolga hikayede öne çıkarılıp duruyor. “Bunlar ayrılıp barıştıkça reyting geliyor” deniyor ki herhalde iki bölümde bir barışır gibi olup ayrılıyor ana karakterler. Artık ekrana “bir aşk hikayesi” izlemek için oturan seyirci; entrikalı, gel gitli bir aile dramı izlemek zorunda kalıyor, silahlar çekiliyor, mezarlar açılıyor, DNA testleri havada uçuluyor….

Bir Aşk Hikayesi Dizisi
Bir Aşk Hikayesi Dizisi

Bir diğer sorun da hikayenin takip edilemez bir hal alması. Kim kiminle beraber, kim kiminle nişanlı, kim kimin çocuğu hikaye aldı başını gitti. Dizinin orijinalini (Kore versiyonundan bahsediyorum) izleyen herkes benimle aynı fikirde olacaktır eminim. Bir aşk hikayesi bir hikaye nasıl uyarlanamazın örneği haline geldi. Hem de izleyicinin hikayeye bu kadar yakıştırdığı, sevdiği oyunculara sahipken… Üzerine ise söylenebilecek çok az şey kaldı, yazık oldu. Keşke yalnızca 16 bölümlük, Kore uyarlaması “Bir Aşk Hikayesi” olarak kalsaydı.

Bir Aşk Hikayesi Dizisinin En Büyük Handikapı Popstarı

Her ne olursa olsun dizilerin tutması için ilk bölümlerde kaptığı izleyiciyle orantılı. Zaten 4-5. bölüm sonrası hızlı bir yükseliş yapan çok az dizi var. (Hırsız Polis gibi istisnalar her zaman öne çıkmıyor) Bir aşk hikayesi de benim bu sezon sevdiğim işlerden biri ancak Şampiyonlar Ligi’nin heyecanla beklenen Galatasaray – Real Madrid maçlarının iki hafta üst üste dizinin 2. ve 3. bölümünün yayınlandığı güne denk gelmesi ister istemez izleyicinin diziden kopmasına neden oldu. Dizinin son 45 dakikasına denk gelen maç yayını, dizide heyecanın tavan yaptığı o son dakikalarda izleyici artışını imkansız hale getirdi.

Öyle ki dizi reytingleri 2, share ile 4-5 civarında ilerliyor şimdilerde ki bu pek hoş değil, hangi kanalda olursa olsun 4 reytingin altında olan işlerin geleceği biraz karanlık görünüyor.

Elbette Galatasaray’ın başarılı bir grafik çizmesi istenirdi ancak şimdiki duruma baktığımızda GS biraz daha Şampiyonlar Ligi macerasına devam etseydi Bir Aşk Hikayesi dizisi geleceğinden hepten umudu kesecektim. Dizinin bu hafta 4. bölümü yayınlanacak, umarım gerekli sıçramanın yapılması için çok geç kalınmamıştır da bu hafta dizi biraz olsun belini doğrultur.

Maşallah dediğim dizinin 3 bölüm sürdüğü, ekranda vasatın da altında birçok dizinin yayın hayatını sürdürdüğü günümüz TV dünyasında bitmesi beni üzecek işlerden Bir Aşk Hikayesi… Ama yazmadan da olmaz dizinin en büyük handikapının Yamaç Telli (Tolga) olduğunu, o rolde daha maskülen biri olsa dizinin daha çok ilgi çekeceğini düşünüyorum. Halihazırda şarkıcı da olan Erdem Yener aklıma gelen ilk isim ve bence Tolga rolüne biçilmiş kaftan.

Seçkin Özdemir ne kadar rolüne “cuk” oturmuş görünüyorsa Yamaç Telli bir o kadar eğreti bir popstar. Ya o karakter biraz daha maskülenleştirilsin ki genç kadın izleyicilerin ilgisi artsın ya da bu iş bu başrolle yaş benden söylemesi…

Güney Kore’den İthal Aşk Dizisi Yayına Hazır: Aşk Hikayesi Yolda!

Türkiye dizileri Arap ülkelerinde fırtınalar estiriyor diye haberler okuyoruz bugünlerde, benzer haberlerde yakında Güney Kore’de Türkiye yayınları için yapılacak emin olabilirsiniz. Evim Sensin filminin Türkiye’de yarattığı ufak çaplı gözyaşı selinin ardından şimdilerde yayına hazırlanan iki Güney Kore dizisi var benim bildiğim. Birini proje gizliliğine saygı nedeniyle henüz yazmasam da yayın tarihi daha yakın olan “Aşk Hikayesi” adlı diziyi kaleme almanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Güney Kore’den İthal Aşk Dizisi Yayına Hazır: Aşk Hikayesi Yolda!

Aşk Hikayesi adını taşıyan Fox TV’nin yeni projesi bence göründüğünden çok daha iddialı… Şimdilerde birkaç gazete haberi ve tek bir tanıtımla izleyiciye tanıtılan dizi, Güney Kore’de yayınlandığı yıl ödülleri toplayan, her izleyenin gözleri dolarak anımsadığı, topu topu 16 bölüm sürmesine rağmen efsane olmuş bir yapım. Uyarlama olarak ekrana gelecek Aşk Hikayesi dizisi içinde başrollerini de Damla Sönmez ve Seçkin Özdemir paylaşacak. Dizinin önemli diğer karakterlerine ise Zuhal Olcay, Yamaç Telli ve Elçin Sangu can verecek.

Hikaye hakkında spoiler niteliği taşıyacağından çok fazla bilgi vermek istemiyorum ancak şunu söylemem gerek ki, Güney Kore versiyonunda dizinin bel kemiğini oluşturan öğeler müzik ve senaryoydu. Öyle ki senaryodaki gerçeklik dizinin 16 bölümde bu kadar efsane olmasının en belirgin nedeniydi. Uyarlama nasıl yapılacak, senaryo nasıl evrilecek bilemiyorum ancak dizinin kanalının doğru bir seçim olduğu çok net. Zira Unutma Beni gibi dram üzerine kurulu, pembe dizi tadındaki bir iş senelerdi her gün izleyiciyi ekrana bağlarken Aşk Hikayesi adlı dizi Fox’de tutacak gibi. Kadın izleyicilerin her hafta mendillerini hazırlayarak izleyeceği bir dizi geliyor şimdiden müjdeleyeyim. Üstelik dizinin yönetmeni bu ağır dramı çekmeye alışkın, Adını Feriha Koydum’dan kadrajına aşina olduğumuz Barış Yöş… Anne-çocuk ilişkisinin, şöhretin, aşkın ve ölümü beklemenin sancılarının iç içe geçtiği hikaye iyi işlenirse Türkiye’de de adından çok söz ettirir.

Aşk Hikayesi hem bir drama olarak hem de Güney Kore dizilerinin önemli bir sınavı olarak ekrana gelecek. Sınav sonucunu hep beraber göreceğiz, bu dizinin başarısı veya başarısızlığı projelendirilen diğer Güney Kore işlerinin kaderini belirleyecek şimdiden söyleyeyim.

Neden Güney Kore Dizileri?

Dram yapısı ve melodram ağırlığıyla Türk izleyicisinin gönlünü çalan Güney Kore filmleri ve dizilerinin genel anlamda fark yaratan yanı ise Türkiyeli TV izleyicisinin son birkaç sezondur farkına vardığı kurgu öğesi… Türkiye’deki çoğu dizinin aksine kurgusuyla sürekli sürprizler doğuran Güney Kore projelerine gösterilen ilginin bir nedeninin de askeri diktatörlükler ve darbeler sonrası belini doğrultmaya çalışan bir liberal demokrasi pratiğini yansıtan sosyal yapının bizim izleyicilerimize tanıdık gelmesi olabilir elbette. Tarih her ne kadar aynı olmasa da neredeyse aynı yıllara rastlayan askeri darbeler ve farklı neden ve pratiklerle yaşansa da acıyı tatmış milletlerin çocukları olmak elbette ki gözyaşlarımızın benzer nedenlerle akmasını sağlayabilir. Teknik birikimleri bir yana Güney Kore’nin dramatik hikayeleri bu nedenledir ki bu kadar cazip, bu kadar samimi ve sahici geliyor Türkiye izleyicisine ve elbette ki yapımcılarına…

(Yazının başında bahsettiğim diğer dizinin de oldukça iddialı olduğunu söylememde bir sakınca yok, büyük prodüksiyonlu ve yenilikçi bir proje. Daha fazla heveslendirmeyeyim diyorum ancak hakim “dizi dönemi bitiyor mu” kaygısına çare olacak işlerin yolda olduğunu söylemek boynumun borcu.)