Türkiye’de bir ilk… Dizide Lezbiyenlik İması…

Çıplak Gerçek'in gizemli kadını Hazal eşcinsel mi?Çıplak Gerçek geçtiğimiz hafta 4. bölümüyle ekrana geldi. Bölüm sonunda kayıp Hazal’ın yakın arkadaşı Naime ile olan ilişkisi yeni bir boyut kazandı. Hazal’ın rehber öğretmeni Hazal hakkında gizledikleri üzerinden Naime’yle sohbet ederken imalı bir laf etti… “Sizin aranızdakiler ortaya çıkarsa yanarsın” özetindeki bu konuşma 5. bölüm fragmanındaki “Hazal ile Naime arasında daha ileri bir ilişki var mıydı” sorusu ve Naime’nin “Arkadaştan da öteydik” sözleriyle perçinlendi.
İşte tam bu anlatım beni Çıplak Gerçek’ten alıp Bizim Büyük Çaresizliğimiz’e götürdü. Apayrı bir hikaye, bambaşka karakterler ama aynı şüphe…
Çıplak Gerçek’te polisin sorduğu, Bizim Büyük Çaresizliğimiz’de izleyicinin aklına takılan o soru… Ekranda gördüğümüz herhangi bir dizide sormamıza mahal bile verilmeyen eşcinsel ilişki sorusu… Bizim Büyük Çaresizliğimiz’de Çetin o soruyu filmde/ kitapta şu şekilde yanıtlıyordu “Bizim aramızdaki aşk aslında”. Ancak ne yazar, senarist ne de oyuncular eşcinsel ilişkiyi kabul etmemiş, aralarında cinselliğe dair bir şey olmadığını ancak aşk olduğu belirtilmişti röportajlarda. Gerçi fark etmezdi de, aşkın cinsiyeti olmadığına inanan ben, içinde cinsellik olup olmadığına da takılmamıştım açıkçası. Kitabı okurken de filmi izlerken de Ender ile Çetin aşkına amatör bir öykü yazarı olarak imrenmiştim. Her aşık olmak isteyen insan ve her aşkı yazmak isteyen yazarın içini titretirdi o anlatım. (Kabul, Barış Bıçakçı’nın hayran derecesinde bir okuruyum, çok mu belli oldu… Neyse… )
Dizide henüz bu konu nasıl netleşecek bilmiyoruz belki de iki genç kadının arasındaki şey yalnızca arkadaşlık çıkacak, belki arkadaşlıktan öte olan bu ilişki Çetin ve Ender arasındaki gibi cinsellik içermeyen bir aşk olacak belki de gerçekten bir eşcinsel ilişki ekrana taşınacak. Açıkçası mühim değil… Mühim olsaydı 5. bölümü izlemeden bu yazıyı yazmazdım.
Mühim değil çünkü mühim olan ekranda iki erkeğin yatakta oturduğunu görünce ceza kesen denetim kurulunu ( RTÜK’ün hala neyi denetlediğini hatta neyin “üst”ünde olduğunu anlayamadım ben neyse), 90’lı yıllarda Türkiye televizyonlarında yayınlanan eşcinsellik teması bulunduran dizilerin “sapık video” olarak youtube’da etiketlenmesini hazmedemeyen bir eleştirmen olarak ekranda bu imanın yapılabilmesini bile önemli görüyorum.
İlişki yönelimlerinin ahlak çatısı altında sorgulanamayacağını, ekrandan verilen mesajlarla kimsenin yönelimini değiştirmeyeceğini (ancak meşrulaşma ve yönelimini özgürce ifade etme değişikliği yaşanabilir ki bu da TV’nin tek başına altından kalkabileceği bir devrim değildir) düşünen ben, ekranda gay ilişkiyi daha önce görsem de Türkiye televizyonlarında lezbiyenliğin imasını bile hatırlamıyorum.
Eşcinselliğin televizyonda yayınlanan üçüncü sınıf komedilerde mizah unsuru olarak görülmesinden, feminenlikle eşcinselliğin bir tutulmasından, dizilerde “erkeklik intikamı” alınmasından bıkmış bir televizyon yazarının umut arayışı olan bu yazıya vesile olan Ümit Ünal’a çok teşekkür ediyorum. Bu heteroseksüel ve eril kültür egemenliği altında Naime ile Hazal veya Ender ile Çetin arasında ne olduğu mühim değil, dedim ya önemli olan konuşabilmek, hiç olmazsa konuşabilmek… Çaresizliğimizle yüzleşebilmek…