Dila Hanım’ın Başarısı Örnek Olsun!

Daha önce ufak ufak değinsem de üzerine hiç yazı yazmadığım bir diziyi kaleme alacağım bugün, Dila Hanım… Tanıtım afişi gözümün önüne geldikçe Gone With The Wind, müziğini duydukça Yeşilçam klasiği filmini hatırladığım diziyi bunca zaman sonra yazmamın nedeni dizinin şaheser olması değil. Keşke olsaydı, ancak TV yazarı olmasam Dila Hanım, Behzat Ç. öncesinde açık kalan televizyonda denk geldiğim bir dizi olurdu herhalde sadece. Özetle hedef kitlesi ben değilim…

Dila Hanım, 2012 yılının Hırsız Polis’i gibi geliyor bana. Hedef kitlelerinin, senaryo yorumunun ve izleyici kitlesinin tamamen farklı olduğunu biliyorum, benzetmemin sebebi dizinin son bölümlerle beraber ancak reytinglerde istenen rakamlara ulaşabilmesi. Hatırlarsınız sezon başında en zorlu gün Cuma diyorduk, şimdi ibre Salı’ya kayıyor ya neyse… Cuma akşamı Huzur Sokağı, Emir’in Yolu, Dila Hanım, Yalan Dünya, Kayıp Şehir ve Şubat yayınlanıyordu. Her kanalda bir kare asın olmasının yanında Behzat Ç gibi bir fenomen de gün değiştirerek cumaya alındı. Süreç içinde Kayıp Şehir Perşembe gününe alınırken Arka Sokaklar Cuma’yı kaptı, Emir’in Yolu yarışın gerisinde kaldı, Huzur Sokağı kendi kitlesini yaratarak kenara çekildi. Bu denklemde Dila Hanım da kalan seyirciyi kendisine çekti ve özellikle son haftalarda ivmeyi yükselterek reyting sıralamasında üst sıralara ilerledi.

Bitti, bitiyor, bitecek haberleri yayınlanırken haftanın en çok izlenen 10 dizisi içine giren Dila Hanım, ekranda bir başarı hikayesinin temsili oldu. Nitelik olarak neyi eksik, neyi fazla tartışılır ama niceliksel olarak yapımcı ve kanalın desteğiyle ekranda tutulmaya devam edilen, günü değişmeyen ve demoralize olmadan süren çalışmaların sonucu olarak dizinin iyi karneler getirmesinin tesadüf olmadığını belirtiyor ve emsal olmasını diliyorum. 3-4 bölüm yayınlandıktan sonra biten onca işin içinde Dila Hanım’ı tebrik etmek boynumuzun borcu.

Dila Hanım’a Horoz Ayarı Gerek

Ancak dizi ile ilgili bu hafta Twitter’da denk geldiğim bazı eleştirileri de söylemeden geçemeyeceğim. Dila Hanım’ın bazı sahnelerinde horoz dövüşü yaptırıldığı yazıldı bu hafta. Azer’in kiralık katil bulmak için gittiği yerdi horoz dövüşünün yapıldığı salon…  Yani karanlık işlerin yapıldığı, kötü insanların yeri olduğunun göze sokulması gerektiği için muhtemelen o mahal seçilmişti. İzledim, kısa da olsa horoz dövüşü sahneleri dizide yer alıyordu. Hayvan haklarına aykırı bu eylemlerin “dekor” olarak kullanılması ne kadar etik tartışılmalı. Yok eğer yapımcı firma “televizyon sabun köpüğü bir dünya, bunları mı tartışacağız” diyecekse, o zaman uyarması benden. Bu sahneler sosyal medyada tartışılacak, eleştiriler artacaktır, gelecek bölümlerde planda varsa atın sahneleri, suya sabuna dokunmayın daha iyi…