Uzun zamandır bir dizi özelinde eleştiri yazmıyordum ancak bugün ekranda Kahireli Palas adlı diziyi ilk kez izledim ve kendimi yazı yazmak zorunda hissettim. Nedenlerine birazdan geleceğim, elbette bir bölüm izlenen bir dizi üzerinden eleştiri yazmak biraz temelsiz kalacaktır ancak ilk izlenimlerimi 5 yıldır profesyonel olarak TV yazarlığı yapan biri olarak paylaşmanın yerinde olacağı kanaatindeyim.
Öncelikle dizinin hikayesini bilmeyenler için alıntılıyorum:
“Duvarların Dili Olsa! dedirtecek Osmanlı’dan kalma devasa bir apartmanda günümüz aileleri… Sevenler, sevilenler, mutluluklar, mutsuzluklar, ihanetler, sadakatler… Birden bire umulmadık biçimde Kahireli Palas’ın varisleri arasında yer alan Zeynep’in hem aşkının hem servetinin peşinde olan Murat ve gerçekten aşkının peşinde olan Ali’yle olan aşk çıkmazı, Kahireli ailesinin mal ve para hırsı için kurduğu ittifaklar; arkadan çevrilen dolaplar, birbirlerine kurdukları tuzaklar, kıskançlıklar, kaprisler…”
Dizi Beyoğlu’ndaki meşhur Doğan apartmanında geçiyor.
(Reklamlar: Cine Dergi’nin temmuz sayısına tam da bu apartman, konak ve mahalle gibi lokasyon temelli kalabalık hikayelerin artacağını yazdım, meraklılarına duyurulur.)
Dekor tahmin edebileceğiniz gibi tatmin edici, dizinin iç sahnelerinin çekildiği alanlar, kostümler, mekan seçimleri de oldukça güzel göründü gözüme ancak dizinin öyle temel bacakları sakat ki uzun süre ayakta kalabileceğini sanmıyorum.
Hafta içi her gün 19.15’te yani yaz sezonunda Deniz Yıldızı’nın yerine gelen dizi reytinglerde Deniz Yıldızı’nı mumla aratıyor. Neden mi? Şöyle ki, günlük dizilerde en önemli nokta dizinin senaryosu ve detaylarıyla gerçeğe en yakın anlatımı yakalamaktan geçiyor. Unutma Beni’nin de, Beni Affet’in de, Deniz Yıldızı’nın da sırrı bu… Anlatımdan kastım olay örgüsünden ziyade repliklerdeki yalınlık ve samimiyet. Yoksa Unutma Beni’de ailenin başına gelenleri gerçekçi bulabilecek kadar safdil bir izleyici bile olduğunu zannetmiyorum. Kahireli Palas’ta bu anlatım yakalanamadı mı diye sorarsanız çok net birkaç örnek vererek açıklamayı yeğliyorum: Bu dizi, “…… denen adam böyle yaptı demek”, “adı neydi hmmm hatırladım Gencay”, “İş bulma yelpazen baya geniş” gibi fazlasıyla kitaplardan alınmış gibi duran karakterlerden dinleyince samimiyetsiz addedilen cümleler barındıran senaryoya sahip. Dizinin bence birinci zayıf noktası bu…
İzlediğim bölümde yönetmen değişikliğinin olması elbette bazı noktaların düzelebileceği umudunu taşımama neden olsa da Kemal karakterinin kalp krizi geçirdiği sahne pek çok dizi izleyicisine “Bu adam neden ve nasıl kalp krizi geçirdi” sorusunu sordurduğuna eminim. Evli olan ancak sevgilisi de hamile olan Kemal’in sevgilisine aldığı hediyeler ortaya çıktığında konuyu değiştirdiği sahne inanılmayacak derecede yapaydı, tam o şoku atlattık derken kalp krizi sahnesinde adamın sevgilisinin “Sana bir gerçeği anlatmam gerek” sözleriyle kalp krizi geçirmesi bir oldu. Sahne o kadar afaki görünüyordu ki yalnız senaryo değil yönetmenlikte de sorun olduğunu iddia etmek yanlış olmayacaktır.
Dizinin sosyal ağ ve sözlüklerde en çok eleştiri alan noktası ise oyunculuklardı. Genç bir ekipten oluşan dizinin ana karakterleri içinde yıldızının yükselmesi gereken “bence” iki isim var. Birini zaten Öyle bir geçer zaman ki’den tanıyoruz. “Bu diziye nasıl düşmüş” diye düşünerek izlediğim Anıl İlter diğer genç oyuncular içinde adeta “ben oyuncuyum” diyor. Aynı şekilde dizinin başrolü Buket Orhan’ın da fazla mimik ve jestlerine rağmen umut vadeden sinyaller verdiğini belirtmeliyim.
Kahireli Palas sence ne olur derseniz, bu senaryo ile yolun çok açık olduğunu düşünmüyorum ama senaryodaki revizyonlarla grafik yükselebilir. Dizide aşikar derecede bir samimiyetsizlik var ki daha önce de yazdığım gibi günlük dizilerin olmazsa olmazı bu samimiyettir. Yönetmenlik konusunu yazmayı ise şu an anlamsız buluyorum zira, henüz yönettiği ilk bölüm olan yönetmenin dizinin seyrini değiştireceği umudunu canlı tutmayı yeğliyorum.
Oyunculara gelince bu projede varılabilecek ufuklar belli, umut edelim bahsini ettiğim iki oyuncunun bundan sonraki işlerinde şans yüzlerine güler.