Eski Hikaye yaz aylarından bu yana merakla beklediğim ve eski yazılarımda da sezonun sürprizini yapabilir dediğim yeni bir dizi… İlk bölümüyle ekrana gelirken ilk notlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Bu notlar elbette kapsamlı bir değerlendirme olamaz ancak ilk intibayı detaylandırabilir. Hadi madde madde başlayalım.
Dizinin jeneriği fragmanı gibi mükemmeldi… Tek kusur (yanlış görmediysem) “Oyuncu direktörü” yazısının jeneriğe birleşik yazılmış olmasıydı. Ekipten biri okuyorsa 2. bölüm jeneriğinde bir space atıverin araya 🙂
Dizinin müziklerini yeterli, iyi ve enstrüman çeşitliliği açısından oldukça zengin buldum. Daha önce pek çok dizi müziğine imza atan Bolahenk’i özlemişim. Yalnız Zeynep’in bar sahnesinde müzik biraz kısık kalmış gibiydi. Öyle ki yalnızca gürültü olduğu izlenimi vermek için oyuncular bağırtılmıştı sanki. Dizinin sonunda çalan Emre Aydın şarkısı Bu Yağmurlar da dizi için çok doğru seçimdi.
O sahneye hazır gelmişken… Dizinin ilk planlarından birinde eli bağlı tehdit edilen yardımcı oyuncu, Zeynep’in barda konuştuğu genç de oyunculuk konusunda çok acemiydi. Yardımcı rollere keşke biraz daha özen gösterilseydi. Yalnız castingte hak yemeyelim, dizinin ana castı süperdi…
Senaryoya değinelim… Dizide ara ara çok didaktik cümleler duydum, bu biraz yabancılaştırdı beni. Bir de karakterleri tanıtacağız misyonu ilk bölümü biraz “kasmış” sanki. Dış sesin “-dır”lı “-dir”li cümleleri beni çok yordu. “Murat Boztepeli’den intikam almak istiyoruz.” “Sadri eski polistir” cümleleri hikayenin üstünde eğreti göründü gözüme… Bu yeniliği sevdiğini yazan izleyiciler de vardı belirtmeden geçmeyeyim.
Ayrıca dizide rahatsız edici bir “erkek egemenliği” vardı. Emekli polis babanın ailenin her ferdiyle emir kipiyle konuşması, “işi bırakıyorsun” emrivakisi, ben çalışıyorum siz çalışmayın sözleri, erkek çocuğun ağlamıyorum diye kendini dizginlemesi, hatta kimliğini değiştirirken özellikle soy adını değiştirme kısmına içlenmesi, iki kadın kavgaya karıştığında Mete’nin gelip onları kurtarması tam da bahsettiğim erkin erkek ellerine tesliminin göstergesiydi. Diyaloglar içinde “kadın” “kız” ayrımı yapılması da cinsiyetçiydi. Detaylara takılıyorsun diyebilirsiniz, takılıyorum ne yapayım mesleki deformasyon 🙂 İlerleyen bölümlerde daha doğru anlayabiliriz hikayenin dilini, daha net tespitler için erken ama şimdiden söyleyebilirim yepyeni bir Ali Rıza Bey’imiz var, nurtopu gibi… Hayırlı olsun…
Her dizinin olmazsa olmazı haline gelen mahalle esnafı da klasik Anadolu ağzıyla dizide yerini almıştı. Yalnız tansiyon düşürücü olarak yerleştirilen yerli bakkal figürü ise artık komik değil basit ve klişe duruyor. Neden böyle bir desteğe ihtiyaç duyuldu ki! Bir evde kalmış komşu kızı klişesi de olsaydı bari…
Dizinin rejisine ise bayıldım… Ahmet Bayer ve Bahadır İnce harikalar yaratmış. Renk seçimi, ışık kullanımı, görüntüler, planlar çok iyiydi. Ellerine sağlık…
Yalnız biri Allah aşkına şu kuaförün elini tutsun. Dizideki her kadının saçları düğüne gider gibiydi. Maşalar, fönler doğallıktan çok uzaktı. Biraz daha günlük olsun insanların imajı yahu!
Sosyal medya meselesine gelirsek dizi kadrosunda interaktiviteyi seven izleyicilerin takip ettiği oyuncular bulunduruyor. Bu da dizi hakkında bir hayli tweet atılmasına sebep oldu. Öyle ki tercüme beklediğini yazan yabancı izleyicilerin de sayısı az değildi. Ancak birkaç hafta sonra bu dizinin karşısına Leyla İle Mecnun ekibinin yeni dizisi Ben De Özledim’in geleceğini hatırlatmam gerek.
Eski Hikaye reytingleri ne oldu derseniz SBT’nin anlık ölçümlerine göre pek parlak çıkmayacak raporlar ama kanalın TRT olduğunu ve dizi öncesinde ekranda Avrupa Avrupa gibi vasat bir işin yayına alındığını düşündüğümüzde dizinin zamanla, kulaktan kulağa izleyici kazanabileceğinin bizi şaşırtmayacağımı söyleyebilirim. İzlenme oranı meselesine önümüzdeki haftalarda değerlendirelim. Şimdilik yolu açık, reytingi bol olsun…:))
Ben de özledim’i carsambaya koyarlarsa dediğiniz gibi pek şansı kalmaz hangisini netten izleyeceğimize karar vermek güç oldu şimdi